Sosyal, Siyasal ve Ekonomi Alanında Kadın(2)
Ülkemizde kadın çalışma yaşamına yeterinde katılmıyor. Kadın emekçilerde işsizlik oranı çok yüksek. 10 kadından 3’ü çalışmak istiyor ama 3’te 2’si iş bulabiliyor. Çalışan kadınlarımızın % 67’si işçi,...
Cumhuriyet’in İlk Yıllarında TBMM’de Kadın Temsilinde Büyük Başarı
Atatürk Cumhuriyet'i kurarken gerçekleştirdiği inkılap ve reformların başarısını, büyük ölçüde kadın haklarındaki gelişmeye bağlamıştı. Toplumların sosyal yapılarındaki temelin sağlamlığının, kadının iyi eğitilmesi ile kurulabileceğini gözlemleyen Atatürk, 1925'te Kastamonu'da yaptığı konuşmada şöyle der: “Toplumu kalkındırmak istiyorsak, izlememiz gereken daha emin ve daha etkili bir yol vardır. O da Türk kadınını çalışmalarımıza ortak etmek, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, kadının, bilimsel, toplumsal ve ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapma yoludur.” Bu konuşma ile kadın-erkek eşitliği ilkesini açıkça ortaya koyan Atatürk, Birleşmiş Milletler’in, 20 yıl sonra kabul ettiği Evrensel İnsan Hakları Bildirgesinin 1. ve 2. maddesi ile yayımladığı ilkeleri, çok daha önce dile getirmişti. 31 Ocak 1923 yılında İzmir'de yaptığı konuşmada şöyle der: “...şuna inanmak lazımdır ki, dünya yüzünde gördüğünüz her şey kadının eseridir ...” Yine aynı yıl Türk kadını için Atatürk şunları vurgular: "...bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer bir organı işlemezse o sosyal toplum felçlidir ..."
Atatürk, 1923 yılının Ocak ayında yaptığı şu konuşmasıyla kadının sosyal statüsünün bir toplumun kalkınması için ne denli önemli olduğunu dile getirmiştir. “...Bir ulus ilerlemek ve uygarlaşmak isterse, özellikle bu noktayı temel olarak benimsemek zorundadır. Kadınlarımız da bilgin olacak ve erkeklerin geçtiği bütün öğretim derecelerinden geçeceklerdir. Sonra kadınlar, toplumsal hayata erkeklerle birlikte yürüyecek, birbirlerinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır ...." 1924 Anayasası' nda yer alan eğitimin birleştirilerek laikleştirilmesi uygulaması ve 3 Mart 1924'te kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretimin Birleştirilmesi) ile ilkokul, kız-erkek ayrımı yapılmaksızın herkes için zorunlu hâle getirildi ve millî eğitim dönemi başlatıldı. Eğitim alanındaki bu büyük atılım aynı zamanda kadına eğitimde fırsat eşitliğini de getiriyordu. Oysa iki cinsin eğitimden eşit olanaklarla yararlanabilme hakkının Almanya'da 1908 yılında, Çin' de ve Mısır' da l929'larda elde edildiğini ve her üç ülkede bu hakkın uzun kadın mücadelesi sonunda kazanıldığını görüyoruz.