Genç nüfus bir ülkenin bel kemiğidir. Genç nüfusun, yaşlı nüfustan yüksek olduğu ülkeler, gelişmişlik sıralamasında her zaman diğerlerine oranla, potansiyeli daha büyük ülkelerdir. Çoğu Avrupa ülkesinin genç nüfusu arttırmalıyız politikalarının temelinde bu yatar. Çünkü genç demek, dinamik, yaratıcı, üretici demektir. O yüzden bir ülkede genç nüfus ne kadar yüksekse gelişme ihtimali de o kadar yüksektir. Bir ülkenin gelişmiş olmasının temelinde üretim yatar. Ülke üretmiyorsa, başka ülkelere bağlı kalmaya mecburdur. Tüketim, üretimin önüne geçtiğinde, o ülke geri kalmış ülkeler kategorisinde yeri hazırlanmış demektir. Bu sebeplerden ötürü, önce gençlerin mutlu olması önemli… Gençler mutluysa ülke de mutlu olur. Ama Türkiye’ye baktığımızda, en umutsuz olanlar gençler. Güvenlik kaygısı yüksek, gelecek kaygısı yüksek, mutsuz ve umutsuzlar… Eğitim hayatı bitiyor, iş hayatı başlıyor derken, o evreye bir türlü geçilemiyor. İş bulmak en büyük sıkıntı… İş bulundu diyelim kimsenin hayal ettiği gibi olmuyor. Gençler, karamsar ve isteksiz… Genç girişimciler, genç fikirlere destek adı altında çalışmalar yapılıyor. Sözde destek, özde köstek… Yaratıcı bir fikrin mi var kimse seni görmüyor… Gençlere destek adı altında verilen yetersiz miktarda geri ödemesiz krediler için, bin dereden su getirttiriyorlar… Aldığına alacağına pişman oluyorsun… O da yeni bir fikir için vermiyorlar. Onun arkasında duran kimseyi göremiyorsun. İşte en fazla bir restoran açmanı bekliyorlar… En yaratıcısı o… İşletmeci olman… Ama gençler bunu istemiyor ki… Ben bir cafe açıp başında durayım, muhteşem bir fikir demiyor ki… Yaratıcılıktan, daha önce yapılmamış olanın desteklenmesini kastediyoruz biz… Fikrin önemi yani… Çok güzel fikirleri olan insanlar var. Hayaller kuruyorlar. Daha önce kimse de olmayan, ortaya çıkmayan fikirler var. Ama imkansızlıktan, desteklenmemekten yok olup gidiyor o fikirler. Böyle olunca da kimse bu ülkede kalmak istemiyor. Biliyor ne boyu uzayacak, ne kısalacak… Olduğu yerde sayıp duracak. Böyle olunca fikirlerde de isteksizlik başlıyor. Düşünme gereği duymuyor sonucunda eline bir şey geçmeyeceği için. Keşke bu düzeni değiştirmenin bir yolu olsa... Biz gençlerin önüne biraz taş koymaktan vazgeçseler, önümüzü açsalar. Bu düzen ya değişsin ya değişsin. Bu kadar mutsuz, umutsuz, karamsar gençlerle güzel günler biraz zor gelir...
Editör: TE Bilisim