Sümer : ‘’Siyasetçiler dil şiddetini bırakmalı’’

Abone Ol
‘’EKSİKLİKLER VE YETERSİZLİKLER, ASLINDA TOPLUMSAL İLGİSİZLİK, EKSİKLİK VE YETERSİZLİK OLARAK DA ALGILANMALIDIR’’ Türkiye’de, demokrasinin ve parlamenter sistemin vazgeçilmezleri olan siyasal partilerin örgütlenmelerinde, işlevlerinde ve toplumsal etkilerinde büyük eksiklikler bulunduğunu dile getiren Şiddetsiz Toplum Derneği Başkanı Rıza Sümer, ‘’Bu eksiklikler ve yetersizlikler, aslında toplumsal ilgisizlik, eksiklik ve yetersizlik olarak da algılanmalıdır.’’ şeklinde konuştu. Siyasal partilerin örgütlenme biçimi ve çalışma konuları ile ilgili olarak, ülkede, gerek duyulan konularda, bir farklılık yaratması zorunludur diyen Sümer, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Önerilerimin; Partilerin belde, ilçe, il ve Genel Merkez örgütlenmesine ve çalışmaların verimliliğine çok olumlu katkılar yapacağına, halkımızla kurulan bağı güçlendireceğine, çarpan etkilerinin yaygınlaştıracağına ve ülke yönetimindeki sözümüzü ve varlığımızı genişleteceğine inanıyorum.’’ ‘’Her köy, mahalle, belde, ilçe ve il örgütlerinde, gönüllü üyelerin katılımında aşağıdaki çalışma konularının, kurullarının başkan ve katılımcıları belirlenmelidir. Bu tür görev paylaşımına, örneğin, Çevre Kurulu da denebilir. Ancak, bu kurul veya çalışma konularında, parti organlarındaki üyeler ve milletvekilleri yer almamalıdır. Ancak, çalışma konuları ve kurulları, parti örgütlerindeki Yönetim Kurullarında yer alan üyeler arasında paylaşılmalıdır. Böylece, çalışma kurulları-konularındaki başkan-kolaylaştırıcı üyelerle ilçe ve il yönetim kurulları arasında kopukluk olmayacak ve işbirliği ağı güçlenecektir.’’ ‘’ÇALIŞMA KURULLARI BAŞKAN VEYA KOLAYLAŞTIRICILARI DA YER ALMALIDIR’’ ‘’İlçe yönetim kurullarında, çalışma konularından sorumlu olanlar, il yönetim kurulundaki sorumlu kişilerle kuracakları her türlü iletişimde, çalışma kurulları başkan veya kolaylaştırıcıları da yer almalıdır. Aynı şekilde, il yönetim kurullarında bulunan ve konulardan sorumlu olan üyeler, Genel Merkezle iletişim kurarken, il çalışma kurullarının başkanları da yer almalıdır.’’ ‘’Çalışma konularının-kurullarının başkanları, ilçe, il ve Genel Merkez yönetimlerinin bilgileri kapsamında, parti üyelerini çalışmalara katabilmelidirler. İl yönetimleri, köy, mahalle, belde veya ilçelerden, İl çalışma kurullarında çalışmasını istedikleri üyeler konusunda ilçe yönetim kurullarının iznini, sözlü olarak almalıdırlar. Genel Merkez de, kurullara illerden almak istediği üyeler konusunda aynı yöntemi uygulamalıdır.’’ ‘’AYRI AYRI E-MAİL İLETİŞİM AĞLARI OLUŞTURULMALIDIR’’ İlçe, il ve Genel Merkezde, kurullarla ilgili olarak, ayrı ayrı, e-mail iletişim ağları oluşturulmalıdır. Kurullar, diledikleri sürelerde toplanmalı, kurullar ayrıca, il, ilçe ve Genel Merkezdeki yetkili organlarca da toplantıya çağırılabilmeli, gerektiğinde ek katkılar istenebilmelidir. ‘’TÜRKİYE EVİMİZ, ÜSTÜNDE YAŞAYANLAR AİLEMİZ, FARKLILIKLAR DOĞAL ZENGİNLİĞİMİZ” Her siyasal partinin, “Türkiye Evimiz, Üstünde Yaşayanlar Ailemiz, Farklılıklar Doğal Zenginliğimiz” gibi insan ve yurttaş olmaya uygun olan temel görüşümüze dayanarak, ülkemizin her yöresinde örgütlenebilmeli, temsilcilik açabilmelidir. Bu konuda, kamu, yerel yönetimler, siyasal partiler ve gönüllü kuruluşlar (STK) işbirliğinde, topluma sevgi, hoşgörü ve haklarla ilgili bilgiler verilmeli, farkındalık geliştirilmeli, çatışma değil, uzlaşma sağlanmalıdır.’’ ‘’Siyasal partilere, siyasetçilere, medyaya, medya mensuplarına yönelik olanlar başta, şiddet girişimleri ve eylemleri, af veya ceza indirimi kapsamına alınmadan yargılanmalıdır.’’ Aşağıda önerdiğimiz kurullar, ilçe, il ve ulusal düzeydeki gönüllü bakanlıklar anlayışını benimseyerek çalışmalıdır. Bu öneriler; siyasal partilerin, daha çok üyesini, partiler arasındaki iletişim, şiddetin azaltılması, bireysel ve toplumsal mutluluğun artırılması sürecine katacak, partilerin halkla ilişkilerini güçlendirecek değerdedir’’ Şiddetsiz Toplum Derneği Başkanı Rıza Sümer gerçekleştirdiği toplantıda ilk aşamada önerdiği çalışma konuları ve kurallarını şöyle sıraladı: Güvenlik, savunma, silah üretimi ve ticareti, silahlanma, silahsızlanma ve şiddete karşı şiddetsiz mücadele, Şiddete şiddetsiz tepki yöntemlerini geliştirilme, Örgütlenme ve ifade özgürlüğü, Gönüllülüğün yaygınlaştırılması, Demokratik kitle örgütleri (Dernek, Federasyon, konfederasyon, Vakıf ve diğer STK’lar) ile ilişkiler, Üretim ve Tüketim Kooperatifçiliği, Parlamento ve milletvekilleri ile ilişkiler, Siyasal Partilerle arasındaki ilişkiler, Meslek Örgütleri (Barolar, Odalar ve Sendikalar, Sanayi ve Ticari kuruluşlarla ilişkiler, Basın Özgürlüğü ve Medya ile ilişkiler, İnanç ve ibadet özgürlüğü, alandaki kuruluşlarla ilişkiler, İnsan Hakları (Gençlik, Kadın, Çocuk, İleri yaşlı, Engelli, Tüketici…), Emeklilik ve Emekliler, Uluslararası (Dış) İlişkiler, Komşu ülkelerle ilişkiler, Birleşmiş Milletler Örgütü, Avrupa Birliği, Vatikan, NATO, İslam İşbirliği Örgütü ve diğerleri ile ilişkiler, Komşu ülkelerle ilişkiler, Göçmenler, sığınmacılar, ilticacılar, Çevre Hakları (Temiz toprak, su, hava, orman, park, enerji üretimi, nükleer santraller, tarihsel yapılar,…) Hayvan Hakları (Sokakta ve doğada yaşayan hayvanlar, avcılık, hayvan barınakları,…), Tarım, Ormancılık, Su Ürünleri, Hayvancılık , Yerel yönetimlerle ilişkiler (Valilik, kaymakamlık, belediye, muhtarlık) Mahalle, köy, aynı sokak ve binada birlikte yaşama bilincinin güçlendirilmesi, Ulaştırma ve Trafik (Kara, Deniz, Hava, Demiryolu), Eğitim (Yaygın ve örgün eğitim, ilköğretim, lise, üniversite, kurslar, yurtlar, yatılı okullar,…), İş, sosyal güvenlik, sosyal haklar ve yardımlar, Sağlık ve sağlık kuruluşları ile ilişkiler, Kentleşme, konut, gecekondu konuları, Üyelerle ilişkiler, üyelerin sorumlulukları, yönetime ve yürütmeye katılmaları, Sanat, Kültür ve turizm, Spor (Yarışma sporları, Herkes İçin-Sağlık İçin Spor), Bilimsel araştırmalar ve kamuoyu yoklamaları, Diğer konular… SÜMER: İNSAN ÇAĞI BAŞLADI AMA İNSANLIK ÇAĞI BAŞLAMADI Açıklamasının sonunda şiddet kavramını sınıflandırarak yeni bir şiddet kavramı olan ‘’Dil Şiddeti’ne de açıklık getiren Sümer, ‘’Dünyaya geldiğimizde insan çağı başladı ama insanlık çağı başlamadı. İnsanlık çağı, insana, hayvana ve çevreye şiddetin tamamen ortadan kalktığı, dünyanın hiçbir yerinde bu tarz şiddet olaylarının görülmediği bir zamanda başlayacak’’ dedi. ‘’DİL ŞİDDETİ, NEFRET SÖYLEMİ, İFTİRA, HAKARET GİBİ DURUMLARI İÇERİSİNDE BARINDIRIR’’ Siyasetçilerden beklentilerini de dile getiren Rıza Sümer, ‘’Bütün siyasetçilerden beklentimiz ister kendini savunurken olsun, ister bir fikrini ortaya atarken veya bir başkasını eleştirirken olsun bu anlamda dil şiddetini bırakmalarını talep ediyorum. Dil şiddeti diye bir kavram var. Dil şiddeti, nefret söylemi, iftira, hakaret gibi durumları içerisinde barındırır. Haklı olduğumuz konuda fikrimizi dile getirirken cümlenin anahtar kelimesini nefret söylemine döndürme hakkımız olmamalıdır. Partilerden dil şiddetine son vermelerini bekliyoruz. ‘’ ifadesini kullandı. (Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)