Editör: TE Bilisim
Susuyor, susturuluyor, baskılanıyor…
Cinsel istismar hayatın her yerinde, her anında karşımıza çıkabilir. Gözü dönmüş caniler değil kız çocuklarına, hayvanlara bile tecavüz edebilecek bir zihniyete sahip. Geçtiğimiz yıllarda küçücük bir...
Cinsel istismar hayatın her yerinde, her anında karşımıza çıkabilir. Gözü dönmüş caniler değil kız çocuklarına, hayvanlara bile tecavüz edebilecek bir zihniyete sahip. Geçtiğimiz yıllarda küçücük bir kız çocuğuna tecavüz ettikten sonra boğarak öldüren hurdacı Himmet A. örneğini içimiz yanarak izlemiştik.
Tüm haberlerde isminin başında “hurdacı” olarak lanse edilen bu caniden de bir sonuç çıkarmamız gerekiyor. Sanıyor musunuz ki sadece gelir ve eğitim seviyesi düşük kişiler savunmasız insanlara ve diğer canlılara tecavüz ediyor? Tüm haberlerde –yukarıda özellikle belirttiğim gibi- medyada “hurdacı” olduğu belirtilen Himmet A.’nın eğitim ve gelir seviyesi düşük olduğu için tecavüzü meşru bir nedene bağlamaya çalıştıklarını fark ediyorum. Himmet A. bir holding sahibi olsaydı tecavüz etmeyecekti sanki!
İnanın ki eğitim ve gelir seviyesi yüksek insanlar da aynı şekilde vahşileşebiliyor. Bu tip insanların ellerinde bulunan tek şey “para” olduğu için kurbanlarının ailelerini veya kurbanları para ile susturuyorlar. Bu iğrençliği meşru kılabilecek hiçbir sebep yok!
Konumuza dönelim. 12 yaşındaki bir kız çocuğu. Tüm genç kızların yaptığı gibi o da hayalinde beyaz atlı bir prens canlandırıyor. Duyduğu masallar, okuduğu kitaplarda sonlar hep mutlu bitiyor. Kendisi derin bir uykudayken beyaz atlı prensi gelip onu öpüyor ve uyandırıyor. Birlikte sonsuza kadar mutlu yaşıyorlar.
Etraftaki kötülüklerden bihaber hiç tanımadığı biri tarafından alıkonuluyor. Bazen de bu ‘hiç tanımadığı biri’ çok yakınındaki bir arkadaşı-akrabası olabiliyor. Birazcık yüreğiniz varsa gözünüzde canlandırın; küçücük bir beden, korkunç sahneler, bağıramıyor, bağırsa da sesini kimselere duyuramıyor. Sesini duyacak, onu kurtaracak hiçbir şey yok o an. Elinden sadece dua etmek geliyor. Bu işkencenin bir an önce bitmesini, belki de ölmeyi diliyor.
İnsan sıfatına girmeyen vahşi canavar –eğer ki aile, durumu ‘ayıp’ diye herkesten saklamayıp mahkemeye verirse- hakim karşısına çıkıyor. Tecavüzcü pişman olduğunu, bir anlık nefsine yenildiğini, belki güzel koktuğu için, belki gülümsediği için, belki de saçlarının uzunluğundan dolayı tahrik olduğunu söylüyor. ‘Evleneceğim’ diyor, cezası okunmuyor.
O küçük kız çocuğu yaşadıklarını unutmaya çalışırken her gece aynı yatağı tecavüzcüsüyle paylaşmak zorunda kalıyor. Nefes alıyor ama yaşamıyor. Küçücükken kocaman bir kadın oluyor. Gözlerindeki masumiyet aynı; belki şükrediyor belki isyan ediyor. Susuyor, susturuluyor, baskılanıyor…
Yorumlar