Dünyada tedavisi olmayan ve halk arasında kelebek hastalığı olarak bilinen Epidermolizis Bullosa hastalığı bulunan Ahmet Can Erdoğan, gezi sırasında karşılaştığı girişimcisinin daveti üzerine geldiği Pertek kaplıcalarında termal havuza girdi. Yaklaşık 20 gündür termal suya giren Ahmet'in vücudundaki yaralarda ciddi derecede kapanma olurken, bu yöntem tedavisi bulunmayan kelebek hastalarına umut oldu.
Tunceli'nin Pertek ilçesinde yapılan ve birçok hastalığa iyi gelen Pertek termal suyu, tedavisi olmayan kelebek hastalarına da şifa oldu. 17 yaşındaki Ahmet Can Erdoğan, Ankara'da tanıştığı Pertek Termal Otel sahibi Selahattin Şerefoğlu'na hastalığından bahsetti. Kendisini Tunceli'nin Pertek ilçesinde bulunan termal otelde misafir etmek istediğini aktaran Şerefoğlu, Ahmet Can'ı alarak termal otele getirdi. Yaklaşık 20 gündür özel odalarda bulunan doğal medical suyunun içerisine giren Ahmet Can'ın vücudunda gözle görülür derecede iyileşmeler oluştu. Yaralarının hızla kapandığını fark eden kelebek hastası genç, ağız içerisinde bulunan yaralarının da iyileşmesi için doğal suyu içmeye başladı. Termal otelde 20 gün boyunca doğal suya giren ve içen Erdoğan'ın yaralarının yüzde 80'ine yakını kapandı.
Yaralarının yüzde 80'i kapandı
Ankara'dan geldiğini belirten kelebek hastası Ahmet Can Erdoğan, “Selahattin ağabeyle tanıştım. Ankara'da yaralarımı gördü. Rahatsızlığımı anlatınca kendisi bana Tunceli'nin Pertek ilçesinde termal yeri olduğunu ve suya girmemi önerdi. Yaklaşık 20 gündür buradayım. Geçmeyen yaralarım bu su sayesinde geçmeye başladı. Benim gibi rahatsızlığı olanlara burayı şiddetle öneriyorum. Buradaki suyu içmek de çok iyi. Günde 3 litre su tüketiyorum. Ne kadar suya girerseniz su yaralara o kadar iyi geliyor. Burada ne ilaç ne krem var. Sadece suyun etkisi var. Benim gibi rahatsızlığı olan vatandaşları rahatlatacak su burasıdır. Suya girdikten sonra geçmeyen yaralarım geçmeye başladı. Kaşıntılarım azaldı, su toplamaları olmamaya başladı. Rahat bir şekilde yemek yiyip uyuyabiliyorum. Şu anda vücudumda bulunan yaraların yüzde 80'i geçmiş durumda” dedi.
''Çaresiz hastalığa öneminin olduğunu düşünüyorum''
Pertek Termal Otel sahibi Selahattin Şerefoğlu, “Ahmet'in çok rahatsız olduğunu babası söyleyince kendisini görmek istedim. Ahmet ile konuşunca hastalığı da tanıdığım için yaralarını görmek istedim ama kendisi utandığı için fotoğrafını göstermeyi istedi. Ben de bu durumdan çok etkilendim. Ahmet'e bir medical suyumuzun olduğundan bahsederek kendisini oraya göndereceğimi ve yaralarından kurtulacağını belirttim. Çünkü bu tür rahatsızlığı olan vatandaşlarımız orada iyileştiler. Ahmet'i de buraya getirdik. Buradaki su özel bir su. Doğal medical bir sudur. Kaplıcalar çok değerlidir ancak bir takım rahatsızlıklarda tıbbi olarak yasaklıdırlar. Yara varsa su değmemesi lazım. Bu su bu tabirleri yıktı. Diyabetik ayaklar dahi burada kurtuldu. Bu su ciltteki bütün lezyonları, çözüyor. Ağır vakalar daha fazla zaman alırken basit vakalar daha kısa süre içerisinde çözüyor. Sadece yara da değil, egzama ve sedef hastalığını da iyi geliyor. Bu hastalık çaresiz bir hastalık bunun çok büyük bir önemi olduğunu düşünüyorum. Daha önemlisi bir gün sağlık turizminde dünyaya açılan bir su olacağına da inanıyorum'' diye konuştu.
''Bu suda sağlık alanında kullanılacak olan çok önemli mineraller var''
Suda eşit değerin üzerinde sağlıkta kullanılacak çok önemli minerallerin olduğunu kaydeden Şerefoğlu, ‘'Bunun başında karbonat, magnezyum, kalsiyum, flüorür ve çözülmüş karbondioksit bu suyun içerisinde bulunduğu için antimikrobiyal bir su oluyor. Bu suyun içerisinde bakterinin çoğalması mümkün değil. Bu nedenle bizim suyu kullanan ve cilt problemi olan vatandaşlarımız çok memnun kaldı. Sağlık Bakanlığı tarafından bu su izinlidir. Biz bu suyu Sağlık Bakanlığından aldığımız izinden dolayı içirebiliyoruz. Bu su içildiğinde bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Cilt hastalıklarının çok büyük bölümünde ve özellikle bağırsak sorunlarına bire bir geliyor. Yapılan araştırmalarda zaten bu dediklerimizin hepsi tespit edildi. Bu su ağız içindeki yara ve aftları günlük birkaç defa içildikten sonra temizliyor. Boğazda biraz daha uzun sürüyor nedeni de suyu ağızda tuttuğumuz gibi boğazda tutamamamızdır. İnsanların günlük olarak 2 buçuk litreden az bir su içmelerini önermiyoruz. Burada özel odalarımız var. Bu suyu her yerde rahat bir şekilde dolaştıramıyoruz çünkü oksijenle temas ettiğinde çökermeler meydana geliyor. Biz bu hastalarımız için özel odalar hazırladık. Sadece onları kullandırıyoruz ki hem hijyen olsun hem de rahatsız olmasınlar. Biz bu tedavi sürecini de hemşire eşliğinde yapıyoruz'' şeklinde konuştu.