Teknolojinin gelişmesiyle birlikte dünya küçüldü. Öyle ki 90’larda masa başında yavaş işleyen bir ağ ile ulaştığımız dünyaya,; günümüzde ,akıllı cihazlar sayesinde, istediğimiz her ortamda saniyeler içerisinde ulaşabiliyoruz. Hayatın neredeyse her alanında büyük kolaylık sağlayan bu durum, bazen bizleri garip çıkmazlara sokuyor. Bu çıkmazlardan en büyüğünü ise, ergenlik döneminde olan, iyi kötü ayrımını tam kavrayamamış ve hayata dair pek de fikri olmayan çocuklar yaşıyor. Mesela çocuk aile açısında en güvenilir yer olarak görülen evde, yanlış bir kişi ile iletişime geçebiliyor. Ya da es kaza bulduğu bir oyunun esiri olup; kendisine hem sosyal hem de hayati zararlar verebiliyor. Ve işin en kötü tarafı ise aile tarafından bir kontrol sağlanamıyor. Bağımlılık düzeyine gelmiş bir çocuk üzerinde aile denetim sağlayamıyor. Sağlayamıyor çünkü bu teknolojik cihazlar çocukların hayatlarının merkezinde yer alıyor. Şöyle ki Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2013 yılında yapmış olduğu bir araştırmanın sonuçları bu yargıyı doğrular nitelikte. Sonuçlara göre; Bilgisayar kullanımına ortalama 8 yaşında başlanıyor. İnternet kullanımına ortalama başlama yaşı 9. Çocukların %24,4’ü kendi kullanımına ait bilgisayara sahip. Çocukların %60,5’i bilgisayar, %50,8’i İnternet, %24,3’ü cep telefonu kullandı. Çocukların %45,6’sı hemen her gün İnternet kullandı. Cep telefonu kullanımına ortalama başlama yaşı 10. Kendisini sanal dünyaya kaptıran bu çocuklar düşünmüyor, düşünemiyor. Çoğunun sosyal yaşantısı yok denecek kadar az. Anormal bir yaşantı sürmelerinin dışında hepsi kötü niyetli kişilerin potansiyel hedefi durumunda. Geleceğin yetişkinleri olacak olan bu çocuklar, böyle devam ederse toplumsal çöküntünün sebebi olacaklar.