Ridley Scott’ın 2013 yapımı "The Counselor" (Danışman) filmi, çoğu filminde olduğu gibi yine suç dünyasının kaçınılmaz acımasızlığını anlatan bir filmdir. Yalnız bu sefer konu olarak diğer filmlerden farklı olan özelliği, insanın kendiseçimleriyle nasıl bir uçuruma sürüklendiğini anlatan etkileyici bir yapım olmasıdır. Bu nedenle de olay örgüsünden çok karakterlerin içsel çatışmalarına ve kaderindeğişmez doğasına odaklanmıştır. Senaryosu, edebi anlatımı ve derin diyaloglarıyla tanınan Cormac McCarthy tarafından yazılmıştır. Filmin oyuncu kadrosu ise oldukça zengindir.Michael Fassbender,Javier Bardem, Penelope Cruz, Cameron Diaz ve Brad Pitt gibi yıldız isimler dışında diğer rollerde Natalie Dormer, John Leguizamo, Edgar Ramírezgibi isimler de yer almışlardır.
Hikaye, başarılı bir avukat olan Counselor (Michael Fassbender) karakterinin etrafında şekillenir. Her biri kendine has değişik tarzları olan karakterler üzerinden anlatılan bu hikayede, Counselor büyük bir uyuşturucu sevkiyatının ilk kez içine girer. Ancak bu karar, onun hayatını geri dönüşü olmayan bir noktaya sürükleyecektir. Counselor, işlerin kolayca hallolacağını düşünerek Meksika karteliyle anlaşma yapar. Ancak içerideki bazı anlaşmalı güç odakları ve talihsiz olaylar zinciri, onun planlarını bozar. Kartelin sevkiyatını içeren bir kamyon, beklenmedik bir şekilde çalınır ve tüm suç, onun ve ortaklarının üzerine kalır. Avukat aslında bu dünyanın ne kadar acımasız olduğunu fark ettiğinde artık çok geçtir. Filmin sonlarına doğru Counselor, sevgilisi Laura’nın (Penelope Cruz) kaçırılması ve öldürülmesiyle büyük bir çöküş yaşar. En sonunda ne parası ne de itibarı kalır. Sadece suç dünyasının kaçınılmaz adaletiyle yüzleşmek zorundadır.
Filmdeki karakterlere gelirsek; ana karakterimiz olan Michael Fassbender’in canlandırdığı Counselor karakteri,kariyerinde başarılı, zeki fakat açgözlülüğünün ve fazla özgüveninin kurbanı olan bir avukatdır. Yasa dışı olan bu olaya girdiğinde, bunun ne denli büyük bir risk olduğunu geç fark eder. İlk başta akışı kendinin kontrol edebileceğini düşünse de, olaylar geliştikçe çaresizliğe sürüklenir. Michael Fassbender oyunculuk olarak, karakterin giderek artan korku ve pişmanlığını ustalıkla yansıtmıştır. İkinci önemli karakterimiz olan Javier Bardem’in canlandırdığı Reiner karakteri ise eğlence düşkünü, gösterişli bir yaşam tarzına sahip, mafyatik bir deyimle bir tür suç baronudur. Reiner, suç dünyasının içine tamamen gömülmüş olsa da, aslında buradaki tehlikenin farkında değilmiş gibi davranmaktadır. Onun için hayat bir oyun gibidir, ancak işler sarpa sardığında korkunun ve paniğin onu nasıl ele geçirdiğini görürüz. Javier Bardem, renkli kıyafetleri ve ilginç saç stiliyle bu karaktere sıra dışı bir hava katmıştır. Brad Pitt'in canlandırdığı bir nevi arabulucu olan Westray ise suç dünyasında uzun yıllar tecrübe edinmiş, temkinli ve faydacı bir karakterdir. Filmin en dikkatli karakterlerinden biri olmasına rağmen, nihayetinde o da kaçınılmaz sona yakalanır. Westray, The Counselor’ı defalarca uyarır ancak bu uyarılarının pek bir etkisi olmaz. Brad Pitt'de bu rolüyle karaktere karizmatik bir hava katmıştır.
Filmde iki önemli kadın karakterden birisi olan Laura (Penelope Cruz) karakteri de masumiyeti ve saflığı temsil eden bir karakterdir. The Counselor’ın sevdiği kadın olan Laura, suç dünyasının hiçbir yönüyle ilgisi olmayan biridir. Hayatta sevgiye ve mutluluğa odaklanmış birisi olmasına rağmen, sevdiği adamın yanlış kararları nedeniyle en büyük trajediyi yaşayan kişi oluyor. O da rolü gereği karakterin narinliğini ve çaresizliğini etkileyici bir şekilde yansıtmıştır. Son önemli karakterimiz olan Malkina, filmdeki en sıra dışı karakterlerden biridir. Cameron Diaz’ın canlandırdığı bu karakter, acımasızlığı ve zekasıyla suç dünyasını yöneten bir kadın figürüdür. Erkeklerin dünyasında kendi kurallarını koyar ve duygusuz tavırlarıyla filmin en korkutucu karakteri haline gelir.
The Counselor, küçük bir yanlış kararın nasıl ölümcül sonuçlara yol açabileceğini anlatan bir filmdir. Counselor, kolay yoldan para kazanma hayaliyle suç dünyasına girer ancak kontrol edemediği bir gücün içine çekilir. Buradada film aslında şu mesajı verir, bazı yanlış seçimlerin geri dönüşü olmaz. Filmde ayrıca suç, ahlaki bir problem olarak ele alınmıştır denilebilir. Counselor, başlangıçta temiz ve saygın bir adamken, kendi açgözlülüğünün kurbanı olur. Bu da, iyi ve kötü arasındaki çizginin ne kadar ince olduğunu gösterir.Film boyunca karakterler, hayatın belirli bir yönünün kaçınılmaz olduğuna dair konuşmalar yapar. Özellikle Malkina ve Westray gibi karakterler, kaderin insanları önceden belirlenmiş yollara soktuğuna inanır. Counselor, her şeyin kontrolden çıktığını fark ettiğinde bile kaderini değiştirme gücüne sahip değildir.
Sonuç olarak, The Counselor herkesin seveceği bir film olmasa da suç ve ahlak temalarını derinlemesine işleyen, ağır ama etkileyici bir yapımdır. Klasik bir suç filmi değildir. Aksine, izleyiciyi rahatsız eden ve düşündüren bir yapıya sahiptir. McCarthy’nin felsefi diyalogları, Ridley Scott’ın görsel dünyasıyla birleşerek filmin atmosferini daha da kasvetli hale getirmiştir. Film, her sahnesinde suç dünyasının ne kadar acımasız olduğunu vurgulamış ve izleyiciye şu mesajı vermiştir;bazı kararların bedeli, ödenemeyecek kadar ağırdır. İyi seyirler…