Türk Halk Müziğine ilgisi çocukluk yıllarında başlayan sanatçı Mine Kuş’un, müzik macerası TRT gençlik korosuyla başladı. Türk Halk Müziği sanatçısı Mine Kuş ile müzik kariyerini ve Musa Eroğlu ile düetleri bulunan, ‘Hüznün Sesi’ isimli albümü hakkında konuştuk. Sanatçı Mine Kuş, ‘’Türkülerimizi yaşatmamız gerekiyor’’ dedi.
Türk Halk Müziği sanatçısı Mine Kuş, sanatçılığa başlama hikayesini, ‘’Ben TRT de yetişmiş bir halk müziği sanatçısıyım. Sanatçısı demeyeyim de halk müziği yorumcusuyum diyeyim. Çünkü sanatçılık üretim gerektiriyor. Ben bu işe gençlik korosuyla başladım. TRT'de istisna akitli profesyonel sanatçı olarak görev aldım. Sonra yaşadığım birkaç özel sebepten dolayı ayrıldım. Son dönemlerde, yani hemen hemen 2,5 sene oluyor çok ünlü isimlerle bir albüm çalışması yaptım ve ‘Hüznün Sesi’ isimli albümümüzü piyasaya çıkardık. Neden ‘Hüznün Sesi’ diye sorarsanız; Babam karaciğer nakil ameliyatı geçirdi. Albüm çalışmaları o döneme denk geldiği için ben de hep hüzünlü eserleri seçtim. Bu nedenle albümün ismi de ‘Hüznün Sesi’ oldu. Bu albümde de aynı zamanda dönemimizin Karacaoğlan’ı ve Dede Korkut’u diyebileceğimiz, Musa Eroğlu ile düet yapma fırsatım oldu’’ ifadelerini kullanarak anlattı.
TRT BU İŞİN OKULU
Müzik eğitimlerini TRT’de tamamladığını ve TRT’nin başlı başına bir okul olduğunu belirten Sanatçı Mine Kuş, ‘’Müzikle ilgili bütün eğitimlerimi TRT’de aldım. Müzik alanında kendimi yetiştirmek için Konservatuvar düşünmedim diyemem. Ama TRT söz konusu olunca bu fikrimden vazgeçtim. Çünkü TRT zaten bu işin başlı başlına bir okulu. Konservatuvar öğrencileri bile gelip TRT’den eğitim alıp gidiyorlar. Bu nedenle TRT’nin yeri çok ayrı ve bu alanda çok önemli bir kurum’’ dedi.
SES SANATÇISI OLMAK HAYALİMDİ
Ses sanatçısı olmanın çocukluk hayali olduğunu söyleyen Kuş, ‘’Bu işi yapmak hayalimdi. Ben henüz çocukken, ilkokula giderken, öğretmenimizin sorduğu; ‘’Lütfen yapmak istediğiniz mesleği bir kağıda yazın’’ sorusunun cevabı olarak bu mesleği yazdım. Bu sorunun sorulmasını, bir filmde de izlemiştim, aynısını yaşadım. Öğretmenimiz, ‘’Hayalinizi bir kağıda yazın, defterin arasına koyun. İleride bu mesleği yapacak mısınız görelim’’ demişti. Ben o zaman kağıda ‘’Ses sanatçısı olmak istiyorum’’ yazmıştım. Hatta ayna karşısına geçip, kendi kendime provalar yapıyordum. Bu mesleğe küçüklükten itibaren kendimi adapte ettim’’ şeklinde konuştu.
TÜRKÜLERİMİZDE YAŞANMIŞLIK VAR
Ses renginin Türk Halk Müziği’ne yatkın olduğunun altını çizen Kuş, ‘’Müziğin türünü seçerken kendime göre belirledim. O mu olsun bu mu olsun diye düşünmedim. Zaten ses rengim halk müziğine çok yatkındı. Bir de doğu kökenliyim, Karslıyım, ailemde en çok sevilen müzik türü halk müziğidir. Onun için ailede hep halk müziği dinlenirdi. Bizim de onların dinlediği türkülerden çocukluktan beri kulağımız yatkınlaştı. Zaten ailem dinlememiş olsa bile ben halk müziğine yatkın olurdum diye düşünüyorum. Çünkü türkülerimizde hep bir yaşanmışlık görüyorum. Yani yine seçermişim. Bunun sebebinin de Türk Halk Müziği ruhuma hitap etmesi diyebilirim’’ diyerek Türk Halk Müziği ile arasında bir bağ olduğunu söyledi.
TÜRKÜLERİ YAŞIYORUM
Türkü söylerken yaşadığı duyguları anlatan Kuş, ‘’Türkü söylerken, çok güzel duygular yaşıyorum. Türkü ne anlatmak istiyor önce onu hissediyorum ve ardından onun anlatmak istediği şeyi yaşayarak sesimle dillendiriyorum. Bir türküyü okurken onu yaşamanız gerekir. Örneğin, hareketli bir türkü okuyorsanız, onu ağıt okur gibi okuyamazsınız. O moda girip, o coşkuyu aksettirmeniz gerekiyor. Karşınızdaki insana o duyguyu hissettirmeniz gerekiyor. Zaten yorumculuk duygu aktarımıdır. Ben de o duyguyu yaşamaya ve yaşatmaya çalışıyorum. Yani halay çekiyorlarsa, halay, orta Anadolu türüyse o modu oluşturmaya çalışıyorum. Beden dilimle, sesimle, yüzümdeki ifade ve mimiklerle, enerjimle onu aksettirmeye çalışıyorum’’ ifadelerini kullandı.
HALK MÜZİĞİ ÜLKEMİZİN RUHU
Albümündeki türküleri aktaran Mine Kuş, “ Musa Eroğlu dışında başka bir iki sanatçı arkadaşımızla düet yapmak istedim ama sonra dedim ki ikinci ya da üçüncü albümde bunu yapayım. Kendimi ispatlamak istedim. Tek başıma bir şeyler yapabiliyorum diyebilmek istedim. Onun için Düet düşünmedim. İlk albümüm çıktı. İleriye dönük planlarım arasında tabi ki öncelikle müzik var. Halk müziği var, halk müziği benim hayatım, her zaman da olacak, ölene kadar böyle devam edecek. Çünkü gerçekten beni yansıtan bir tarz ve bir müzik türü. Daha doğrusu halk müziği ülkemizin ruhu ve ben bu ruhu taşıyorum. Bu ruhu da ölene kadar insanlarımıza aktarmak için köprü olmaya talibim” diye konuştu.
TÜRKÜ FORMATINDA BİR PROGRAM YAPMAK İSTİYORUM
Bundan sonraki projelerinin arasında ilk olarak bir single çalışması olacağını aktaran Kuş, “ Dinleyicilerimize bu sürprizi yapmaya çalışıyoruz. Onun haricinde televizyon programcılığı yapmak istiyorum. Daha öncesinde amatörlüğümü attım. Ekin TV’de “Mine Kuş ile Duyguların Dili” adlı bir program yaptım. Yaklaşık on bir, on iki bölümlük güzel bir program oldu, güzelde ses getirdi. İzleyici kitlesi de çok iyiydi kaliteli bir program oldu. Daha doğrusu benim amacım, ulusal televizyonların erişemediği noktalara kendi dilimce erişmek. Bundan sonrada daha geniş kitlelere hitap eden bir kanal olursa orada güzel bir program yapmak istiyorum, tabii ki yine türkü formatında olacak. Elbette yine sohbet olacak, gelen konuklarımıza meslekleri ile ilgili bir şeyler sormak istiyorum. Aynı zaman da şimdilik İstanbul Belediyesi ile anlaştık. Sosyal içerikli bir program hazırlığımız var. Bunun dışında ilerde belki Türkiye genelinde, Malatya Belediyesi olabilir, İzmir Belediyesi olabilir sosyal içerikli programlarda yer almak isterim. Bu bahsettiğim programlar yardım amaçlı olacak. Benim aklımdaki, otistik çocuklar yararına ve lösemili çocuklar için yapılacak projeler” ifadelerini kullandı.
TÜRKÜLERİMİZE SAHİP ÇIKALIM, TÜRKÜLERDEN ZARAR GELMEZ
Kuş, son olarak ailelere seslenerek türkülere sahip çıkılmasını istedi. Ardından sözlerine şu şekilde devam etti; “Her Türk Halk Müziği sanatçısının, söyleyeceği gibi türküler bizim özümüz. Türküler, bizlerin, kahramanlıklarımızı anlatır, sevinçlerimizi anlatır, milli duygularımızı kabartır. Lütfen türkülerimizden kopmayalım, türkülerimizi dinleyelim. Özellikle genç arkadaşlarımıza, genç nesiller yetiştiren ailelere seslenmek istiyorum. Lütfen evlatlarınıza türkü dinletin. Türkülerden zarar gelmez. Batı müziğini, popüler müziği tabi ki dinleyeceğiz. Nasıl İngilizce dünya dili haline getirilmişse Pop Müzik’te dünya müziği haline getirilmiş. Her yerde var ama biz yine de türkülerimize sahip çıkalım.”
(Rozita Merve HAMİDİ)
Editör: TE Bilisim