Türkiye’nin de içinde yer aldığı ve yapısal uyum politikalarının da dayatıldığı ülkelerden tarım ve gıda alanında genel anlamda nasıl bir düzenleme yapılması isteniyordu?
- Devletin, halktan ve çiftçiden yana olan yerli tarımsal üretimden elini ayağını çekmesi
- Korumacı ve kalkınmacı tarımsal politikalara ve uygulamalara son verilmesi
- Çiftçilere desteğin kesilmesi
- Tarımsal KİT’lerin özelleştirilmesi
- Kapitalist – emperyalist şirketlerin çıkarları doğrultusunda tarımsal girdi ithalatı önündeki engellerin kaldırılması
- Özel şirketlerin yararları doğrultusunda tarımsal üretimin ihracata yönelik olarak yapılması
Yukarıda belirtilen dayatmalar ile yerli tarımsal üretimin korunması, geliştirilmesi, çiftçilerin desteklenmesi ve tüketici – halk yararı terk ettirilmiştir. Adına Neoliberal Küreselleşme denilen kavram ile, aslında, kapitalist – emperyalist şirketlerin tarım ve gıdadaki yeni bir sömürü ve saldırısının gereklerinin yerine getirilmesi isteniliyordu.
Yapısal uyum politikalarının tarım ve gıda alanında gerçekleşmesi doğrultusunda daha sonra dayatılan ve Türkiye tarafından kabul edilen ve uygulanan anlaşmalar
- 1986- 1994 yılları arasında Uruguay Turu görüşmeleri ve genel anlaşması
- 1994’de yürürlüğe giren Dünya Ticaret Örgütü’nün Tarım Anlaşması
- AB ile 1995 yılında yapılan Gümrük Birliği Anlaşması
- Dünya Bankası ile imzalanan Tarım Reformu Uygulaması
- İMF ile 1999 yılı sonunda imzalanan Stand By Anlaşması
- UPOV denilen Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Birliği’ne Türkiye’nin 2007 yılında üye olması
- 2013 sonrası Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası
Yukarıda belirtilen anlaşmalar Türkiye’nin tarım ve gıdasını dışa bağımlı hale getirmiştir. Buna paralel olarak, tarımsal üretimde düşüşe, üretim maliyetlerinde ve gıda fiyatlarında yükselmeye, küçük çiftçilerin yoksullaşmasına ve üretimi terk ederek, köyden kente göç etmelerine neden olunmuştur.