Ulus ‘Amele Pazarı’nda çalışan fayansçılar, hilticiler, kırımcılar ve ameleler sabah saat yedide İşçi Pazarı’na geldiklerini ve akşam beşe kadar bir umut iş olacak diye beklediklerini söyledi. Birçok işçinin iş bulamadığını ve gün içerisinde evine boş döndüğünü söyleyen İşçiler, siyasetçilerin ve ilgili kurumların işçinin sorunlarıyla ilgilenmediklerinden şikayetçi. Siyasetçilerin seçimden seçime kapılarını çaldığını söyleyen İşçiler elektriğe, doğalgaza ve suya her zaman zam geldiğini belirterek, “Bu zamlarla nasıl hayatımızı sürdüreceğiz, hayatımızda tek düşündüğümüz şey bu zamlar oluyor. Müslüman bir ülkede yaşıyoruz. Birbirimizi kandırmaktan başka bir şey yapmıyoruz. Halimiz perişan hemşerim. Bunun bir çözümü olmalı fabrikalar olmalı, buralarda işçiler çalışmalı, üretim olmalı ki işsiz kalmayalım. O da bu aşamada zor. Çünkü üretilen yere de ucuza çalışan işçiler gidiyor. Bunların çoğu da mültecilerden oluşuyor” ifadelerini kullandı. İşçi Pazarı’nın eskisi gibi hareketli olmadığını belirten işçiler, “İş bulmak çok zor. Bu zor döneme virüs de eklenince daha çok işsiz kalıyoruz. Çünkü virüs de işimizi olumsuz etkiledi. Bir de internet ve telefon olayı var. Bunlarda işimizi tamamen bitirdi. Kimse buraya gelmiyor. İnternetten işçi buluyor ya da işçi internetten iş buluyor. Kısacası her şey telefondan hallediliyor” şeklinde konuştular. “İŞ BEKLİYORUZ AMA İŞ YOK” Sabah saat yedi olmadan bine yakın işçinin İşçi Pazarı’na gelerek beklediğine dikkat çeken fayans ustası Bahri Güçlü, “Sabah saatlerinde burada ine atsan yere düşmez. Bunların arasında meslek sahibi olan fayansçılar, hilticiler, kırımcılar ve ameleler var. Bunların hepsi sabah saat yedide gelir akşam beşe kadar burada iş beklerler. İş bekliyoruz ama iş yok. Olacağına da benzemiyor. Bir aydın burada bekleyen arkadaşlarımız var. İş ve siftah adına bir şey yapmamış. Bir de hepimizin beklediği bu küçük alanda kendi aramızda iş ve alan sıkıntısı yaşıyoruz. Birbirinin elinden iş almalardan tutun diğer türlü birçok işe kadar sorun çıkıyor. Yani her alana sahip çıkmaya çalışan arkadaşlarımız oluyor. Sabah buraya saat yedide gelen kişilerin bir kısmı saat ona kadar bekleyip iş bulamadıklarında evlerine dönüyorlar. Diğer bir kısmı da saat 4 ile 5’e kadar bir umut iş çıkar diye bekliyor. O da iş olmayınca akşam eve boş dönüyor” dedi. “Virüsten dolayı tedbirlerimize dikkat ediyoruz” Güçlü, “Biz işçiler virüs çıktığından beri özellikle tedbirlerimize dikkat ediyoruz. Maske takıyoruz, kendi aramızda ve işe gittiğimiz yerde sosyal mesafeye dikkat ediyoruz. Yani bunu önce kendi sağlığımız daha sonra da başkasının sağlığı için yapıyoruz. Sosyal mesafeyi bilinçaltımıza yerleştirmişiz. Çünkü bizim de düşünmemiz gereken hastamız ve çoluk çocuğumuz var” diye konuştu. “İŞVEREN İŞÇİYİ UCUZA ÇALIŞTIRMANIN PEŞİNDE” İşçi Pazarına sürekli gelemediğini, işsiz kaldığı zaman uğradığını dile getiren Güçlü, “Ben fayansçıyım telefonla iş geliyor gidip yapıyorum. Olmadığında buraya geliyorum. İşçi Pazarı eskisi gibi değil. İş bulmak çok zor. Bu zor döneme virüs de eklenince daha çok işsiz kalıyoruz. Çünkü virüs de işimizi olumsuz etkiledi. Bir de internet ve telefon olayı var. Bunda işimizi tamamen bitirdi. Kimse buraya gelmiyor. İnternetten işçi buluyor ya da işçi internetten iş buluyor. Koşacaksın her şey telefondan hallediliyor. İnternetten işveren kişi işçiyi sömürmenin peşine düşüyor. İşçiyi ucuza çalıştırmanın peşinde. Çünkü burada aldığımız günlüğün altında bir para teklif ediliyor. Biz de bu paralara düşük ücrete çalışmıyoruz. Fayansın metresini 25-30 liradan yapıyoruz. Günlük ise 200 liraya filan çalışıyoruz. Türkiye’nin ekonomisinin iyi olmasını istiyoruz. Eskiden bir gün çalışıp bir altın alıyorduk. Şimdi dört gün çalışıyoruz yine de bir altın alamıyoruz. Yani her şeyin başı iyi ekonomiden geçer. Biz de bu yüzden ekonominin iyi olmasını diliyoruz” ifadelerini kullandı. “HER GÜN ZAM, HER GÜN YENİ BİR FİYAT” 35 yıldır işçi pazarına gelip gittiğinin altını çizen bir başka işçi ise isminin haberde geçmesini istemiyor. İsmini vermeden açıklamalarda bulunan Kırım ve Fayans ustası İşçi, “Ekonomi çöküyor, ekonomi çöktükçe biz de onunla birlikte çöküyoruz. Sabah saat yedi demeden burada dikiliyoruz. Rezillikten başka bir şey yok. Resmen işsiz bir memlekette yaşıyoruz. Çünkü var olan işi de Afganlı, Suriyeli ve Iraklı olanlar yapıyor. Memleket mültecilerle dolu. Onlar ucuza çalışınca biz de iş bulamıyoruz. Markette durmadan değişen fiyat var. Her gün her şeye zam geliyor. Ne yapacağımızı, nereye gideceğimizi şaşırmış durumdayız” dedi. “ÜRETİM OLMALI Kİ İŞSİZ KALMAYALIM” Elektriğe, doğalgaza ve suya her zaman zam geldiğine vurgu yapan Fayans Ustası İşçi, “Bu zamlarla nasıl hayatımızı sürdüreceğiz onu düşünüyoruz. Müslüman bir ülkede yaşıyoruz. Birbirimizi kandırmaktan başka bir şey yapmıyoruz. Halımız perişan hemşerim. Bunun çözümü olmalı fabrikalar olmalı, buralarda işçiler çalışmalı, üretim olmalı ki işsiz kalmayalım. O bu aşamda zor. Üretilen yere de ucuza çalışan işçiler gidiyor. Bunlar da mültecilerden oluşuyor. Küçük bir alanda sabah saat yedi dediğinde 1000 kişi bekliyoruz. Bu alana sığamıyoruz. Çözüm üreten bulan yok. 50 yaşındayım oldum olası burası böyle. Yani ekmek peşine düşen amele burada bir umut iş olacak diye bekliyor. Sokakta, İsmet Paşa’da, yıkık gecekondularda yatanlar var. “SORUN ÇOK AMA ÇÖZÜM ÜRETEN YOK” Şu ana kadar ne bir belediye başkanı, ne bir siyasi parti temsilcisi ne de bir bakanın kendilerini ziyaret etmediğini kaydeden Fayans Ustası İşçi konuşmasına şu şekilde devam etti: “Sağ olsunlar seçimden seçime uğrayıp gidiyorlar. Sonrasında İşçi Pazarı’ndaki işçinin sorunu nedir? Diye kimse ilgilenmiyor. Mal gibi burada dikildiğimizi herkes biliyor. Ne içip ne yediğimizi kimse bilmiyor. Benim çocuğum 20 yaşında çıta gibi delikanlı. Dünyanın parasını verip güvenliğe yazdırdık. Ama şimdi işsiz. İş yok evde mecburen yatıyor. Şimdi bu kadar sorunumuz varken kimse yok, ama seçimde kapı kapı dolaşmayı biliyorlar. Sorunumuz çok ama çözüm yok diyebilirim. Beş kilo yağ 25 lirayken şimdi 50 lira olmuş. Beş gün çalışıp ancak bir çeyrek altın alabiliyoruz. Çeyrek altın bin liraya yakın. Sadece bunları düşünüyoruz. Başka düşüneceğimiz bir şey yok. “HİÇBİR GÜVENCEMİZ YOK” “İş güvencemiz yok ve itiraz etme şansına sahip değiliz. Bazen çok hafif iş dedikleri oluyor. Biz de kabul ediyoruz. İşin olduğu yere vardığımızda en ağır işin bizi beklediğini anlıyoruz. Mecburen de yapıyoruz. O gün eve ekmek götürmeden dönersek ailemize ne yedireceğiz? Bu işte gurur yapılamayacağını bize öğrettiler. Yaşayabilmek için ne iş olsa yapıyoruz. Çoğu yerde emeklerimizin karşılığını alamıyoruz. Sigorta yatırıyoruz diyerek kandıran birçok firma ve kişi de oluyor. Velhasıl bu koşullarda iş olduğunda çalışmak zorunda kalıyoruz. Haber: Kadir GÜRHAN