Özel Haber: Türkan ÇATAL YILDIZ

Ankara’nın Beypazarı ilçesine bağlı Uruş Mahallesi’nde yapılması planlanan sepiyolit (kil) ocağına mahalle halkı isyan ediyor. Kil ocağının faaliyete başlaması ile bölge halkının geçim kaynağı olan tarımın yapılamaz hale geleceğini ve bölgede yaşamını sürdüren birçok hayvanın yaşamının tehlikeye gireceğini ifade eden halk, biran önce karardan dönülmesini istiyor. Konuya ilişkin konuşan Uruşlular Derneği Başkanı Mustafa Büyükgedik, “Köyümüze kilit vurdurmamak için, sağlığımızı korumak için, tarihimize ve kültürümüze sahip çıkmak için topraklarımızda yapılması planlanan maden ocağını istemiyoruz” dedi.

Uruş Mahallesi’ne yapılması planlanan kil ocağına ilişkin açıklamalarda bulunan Uruşlular Derneği Başkanı Mustafa Büyükgedik, “Proje için verilen ‘ÇED Gerekli değildir’ kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması için açılan dava kapsamında, 5 Kasım 2021 tarihinde mahkeme ve bilirkişi heyetinin yaptığı alan incelemesi vesilesiyle, bölgenin köylü ve üreticileri, projenin iptali yönündeki iradelerini açık bir şekilde ortaya koydular” dedi.

“YEREL HALK MÜCADELESİNİ KARARLILIKLA SÜRDÜRÜYOR”

Uruşlular Derneği Başkanı Mustafa Büyükgedik, “Ankara’nın Beypazarı ilçesine bağlı Uruş Mahallesi sınırları içinde, İç Anadolu ve Ankara’nın ilk ve tek Sakin Şehir ünvanlı Güdül ilçesinin tarımsal üretim alanlarının yakınında, Köroğlu Dağları, Kirmir Çayı ve Süvari Çayı’nın etkisiyle oluşmuş zengin bir ekosistemin ortasında, doğal çevreyi ve halkın geçim kaynaklarını tehdit eden bir sepiyolit (kil) ocağı projesine karşı, yerel halk mücadelesini kararlılıkla sürdürüyor” dedi.

Projeye ilişkin "ÇED Gerekli Değildir" kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle açılan dava kapsamında, mahkeme ve bilirkişi heyetinin, 5 Kasım 2021 tarihinde projenin planlandığı alanda incelemelerde bulunduğunu ifade eden Büyükgedik, “Bölgenin köylü ve üreticileri, projenin iptali yönündeki iradelerini açık bir şekilde ortaya koydular” diye konuştu.  

Büyükgedik sözlerini şöyle sürdürdü:

“Maden tesisinin planlandığı yer Uruş beldesinin ve Güdül köylerinin tarımsal, ekolojik, arkeolojik ve turistik yönlerden eşsiz değerlere sahip alanlarının ortasında yer alıyor. Yapılması durumunda ortaya çıkacak arazi bozulması, toz yayılımı ve ağır kamyon trafiği, Karacaören'daki bereketli tarım alanlarına, üzüm bağlarına ve mandıralara; Uruş'un, Tahtacıörencik'in, Kayı'nın, Kavaközü'nün, Kırkkavak'ın, Öz'ün, Taşören'in, Garipçe'nin geniş tarlalarına, meyve bahçelerine, büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarına ve arı kovanlarına; Tahtacıörencik ve Süvari Çayı kıyısında gelişmekte olan ekolojik tarım ve hayvancılık faaliyetlerine ve Sakin Şehir Güdül'ün turizm faaliyetlerine büyük zarar verme tehlikesi taşıyor. Proje aynı şekilde, bölgenin ayı, kurt, geyik, domuz, yaban atı, porsuk gibi büyük memelileri de içeren zengin yaban hayatı ve yerel halkın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı için büyük bir tehdit oluşturuyor.”

" Maden tesisinin planlandığı yer Uruş beldesinin ve Güdül köylerinin tarımsal, ekolojik, arkeolojik ve turistik yönlerden eşsiz değerlere sahip alanlarının ortasında yer alıyor "

“KİL OCAĞININ YAPILMASI İLE EŞSİZ TABİATIMIZ ÇOK ZARAR GÖRECEK”

Mahkeme ve bilirkişi heyetinin alan ziyareti sırasında bölge halkından 300'den fazla köylü ve üretici, maden ocağı ve tesisinin planlandığı alanda toplanarak, geçim kaynaklarına, doğal çevreye ve hayat kalitelerine geri dönüşsüz zararlar verebilecek olan bu projenin yapılmaması yönündeki iradelerini ortaya koyduklarını söyleyen Büyükgedik konuşmasına şöyle devam etti:

“Köroğlu dağlarının eteğinde, zengin bir yaban hayatının ortasında, Beypazarı ilçesinin en kıymetli toprakları üzerine kurulmuş köyümüz. Bundan yıllar önce okulunda 400 öğrencisi olan, bankası, sağlık ocağı, postanesi olan bir köy iken; her yerde olduğu gibi köyümüzde göç vererek belde unvanını kaybetti, sonrasında ise sırasıyla birçok kurum kapısına kilit vuruldu.

Öyle oluyor zaten, içeride kimse yoksa kapıya kilit vuruluyor. Köyler ve kırsal çevreler için uygulanan yanlış politika ve kültürel erozyondan dolayı köylere de kilit vurulmaya başlandı. Bölgemizde 7-8 yıldır köylerimize kilit vurulmaması için birtakım çalışmalarımız var. Ata tohumları ile geniş kitleler ile doğal tarım yapıyoruz. Dışa bağımlılığımızın devam ettiği Hayvancılığın ve doğal tarımın önemi ile ilgili sürekli olarak halkı bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Bu sayede de bölgemize nüfus kazandırmaya başladık.

Fakat köyümüz topraklarına kurulması planlanan Sepiyolit (kil) ocağı ile bu eşsiz tabiatımız, yapılan çalışmalarımız maalesef çok zarar görecektir. Köyümüze kilit vurdurmamak için, sağlığımızı korumak için, tarihimize ve kültürümüze sahip çıkmak için topraklarımızda yapılması planlanan maden ocağını istemiyoruz.”

“ARAZİ BOZULACAK, TOZ YAYILIMI VE AĞIR KAMYON TRAFİĞİ ARTACAK”

Köroğlu Dağları, Kirmir Çayı ve Süvari Çayı’nın etkisiyle oluşmuş zengin bir ekosistemin ortasında yer aldıklarını belirten Büyükgedik, doğal çevreyi ve halkın geçim kaynaklarını tehdit eden Sepiyolit (kil) ocağı projesine karşı olduklarını ifade ederek konuşmasına şöyle devam etti:

“Maden tesisinin planlandığı yer Uruş beldesinin ve Güdül köylerinin tarımsal, ekolojik, arkeolojik ve turistik yönlerden eşsiz değerlere sahip alanlarının ortasında yer alıyor. Beypazarı tarımının kilit noktası olan Kirmir Çayı’nı besleyen dere yatağına yapılması planlanan kil ocağı ile tarım yapılamaz hale gelecek. Devlet yakın zamanda bölge için sulama alanı yaptı, fakat kil ocağının faaliyete başlaması ile milyon dolarlar harcanarak yapılan sulama alanının da bir faydası olmayacak.

Şunu da demek gerekir ki Beypazarı birçok ürünün üretiminde Türkiye’nin birinciliğini taşıyan tarım alanlarına sahip. Kil ocağı yapıldığı takdirde Kirmir Çayı’na gidecek su azalacak, arazi bozulacak, toz yayılımı ve ağır kamyon trafiği artacak. Çevremizdeki bereketli tarım alanları, üzüm bağları ve mandıralar, tarlalar, meyve bahçeleri, büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar, ekolojik tarım zarar görecek. Sakin Şehir Güdül’ün turizm faaliyetleri azalacak. Zengin bir yaban hayatının ortasında Beypazarı ilçesinin en kıymetli toprakları üzerine kurulmuş köyümüz.  Fakat köyümüz, topraklarına kurulması planlanan Sepiyolit (kil) ocağı ile bu eşsiz tabiatımız çok zarar görecek.”

Proje alanı sit alanının içerisinde yer alıyor diyen Büyükgedik, “Turizm ve Kültür Bakanlığı’na sit alanının genişletilmesi önerisinde bulunduk. Fakat sonrasında olumlu dönüş alamadık. Şuan acil olan konumuz ise iptal olan ÇED ile başvurularımızı hızlandırmak oldu” dedi.

Büyükgedik son olarak şunları söyledi:

“Bölgemiz kurulu dağların hemen eteğinde kalan, geyik sürülerinin dahi olduğu bir bölge. Bu bölgeye zarar verilmemesi için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Bize Doğa Derneği gibi birçok dernek de desteklerini iletti. Yakın zamanda Tarkan sosyal medyasından bize destek sunan bir paylaşımda bulundu, kendilerine de sizin aracılığınızla teşekkür ediyorum.”

“Bölgemiz kurulu dağların hemen eteğinde kalan, geyik sürülerinin dahi olduğu bir bölge. "

“BURADA NESLİ TEHLİKE ALTINDA OLAN PEK ÇOK YIRTICI KUŞ YUVA KURUYOR VE BESLENİYOR”

Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Kılınç ise bölgede ayı, kurt, geyik, domuz, yaban atı, porsuk gibi büyük memelileri de içeren zengin yaban hayatı bulunduğunu ifade ederek şunları söyledi:

“Kirmir Vadisi Önemli Doğa Alanı içinde yer alıyor. Burada nesli dünya ölçeğinde tehlike altında olan küçük akbaba başta olmak üzere pek çok yırtıcı kuş yuva kuruyor ve besleniyor. Burada nesli tehlike altında olan pek çok yırtıcı kuş yuva kuruyor. Ankara’ya 1 saat mesafede bu kadar zengin bir bölge kil çıkarmak için yok edilmemeli. Bölgenin ivedilikle koruma altına alınmalı ve projenin iptal edilmesi gerekiyor.”

Editör: TE Bilisim