Havaların soğumasıyla beraber soğuk ısırması da kendini gösterdi. Dermatoloji uzmanları ise soğuk havalar için dar pantolon, atkı ve bere uyarısı yaptı. Mevsim normallerinin üstünde olan havalar git gide soğumaya başladı ve ülke genelinde beklenen kar yağışları geldi. Havaların soğumasıyla birlikte soğuk ısırması sorunu gündeme geldi. Dermatoloji Uzmanı Ayşe Akkuş Kavak, soğuk ısırmasına ilişkin önemli bilgilendirmelerde bulundu. Kavak, soğuk ısırmasının soğuk ama dondurucu seviyede olmayan ve nemli havaya karşı ciltte oluşan anormal değişiklikler olduğunu belirterek, bu sorunun tedaviye ihtiyaç duyulmadan bir ila üç hafta içerisinde geçebileceğini söyledi. "Ciltte yanma, kaşıntı ve ağrı ile görülüyor" En fazla el ve ayak parmakları, burun ve kulaklarda görülen soğuk ısırmasının, bacak iç yüzleri, kalçalar ve topuklarında da görülebileceğine dikkat çeken Kavak, ciltte yanma, kaşıntı ve ağrı halleri ile kendini belli edeceğini ifade etti. Soğuk ısırmasının diğer hastalıklarla karıştırıldığının altını çizen Kavak, “Soğukla tetiklenen hemolitik anemi, disproteinemi, monoklonal gamopati ya da lupus gibi hastalıklarla ayırıcı tanı amaçlı bazı testlerin yapılması gerekebilir. Halsizlik, yorgunluk gibi sistemik bulgular eşlik ediyorsa, hekime danışmakta fayda vardır” dedi. "Mevsime uygun giysiler giyilmelidir" Kavak yaptığı bilgilendirmelerde kişilerin soğuk ısırmasından korunmak için önlemler alabileceğini belirterek, “Öncelikle mevsime uygun giysiler giyilmelidir. Soğuk ve nemli ortamlarda uzun süre kalınmamalıdır. Soğuk ısırmasında bazen ağrı ve kaşıntı kişiyi çok rahatsız edebilmektedir. Soğuk ısırması tekrarlama eğilimindedir. Korunma en önemli tedbirdir. Bu yüzden mevsime uygun giyinilmelidir. Soğuk havalarda mutlaka bere ve eldiven kullanılmalıdır. Biz soğuk ısırmasını en sık el parmak uçlarında ve ayaklarda görüyoruz. Bu nedenle ayakları terletmeyecek ama sıcak tutacak ayakkabılar ve teri alan çoraplar kullanılmalıdır. Ayrıca soğuk havalarda çok dar pantolon kullanımı, kalça ve bacaklarda da benzer şikâyetlerin oluşmasını kolaylaştırabilmektedir” ifadelerini kullandı. Bunların yanı sıra kullanılabilecek tedavi yöntemlerinden söz eden Kavak, “Belirtiler tedavisiz de kendiliğinden geçebilir. Fakat geçmediği durumlarda medikal tedavilere başlanabilir. Topikal steroidler, nitrogliserinli kremler ya da sistemik pentoksifilin, kalsiyum kanal blokerleri dediğimiz ilaçlar tedavide kullanılabilmektedir” diye konuştu. Haber Merkezi
Editör: TE Bilisim