Merhaba. Ankara’nın yağmurlu günlerinden ve Ezginin Günlüğünden Delice Zeytini dinlemenin verdiği hazdan bahsetmiştim daha önce. Sanırım Ankara’nın yağmurlu günlerinden daha çok bahsedeceğim. Başlayınca durmak bilmiyor, Malatya’da böyle değildi birkaç saat yağar sonra keserdi ama burada durmuyor.
Ankara'nın sokaklarına düşen ince damlalar, şehri nazikçe örterken, bir huzur getiriyor insanın içine. Yağmurun sesi, adeta bir melodi gibi kulakları sarıyor, zihni sakinleştiriyor. Yağmurun melodisiyle uyumak, doğanın bize hediye ettiği eşsiz bir lütuftur. Ritmi, düşünceleri yavaşça sakinleştirir, günün yorgunluğunu siler götürür. Anılar, yağmurun hafif çıtırtıları arasında dans eder; geçmişle gelecek arasında bir köprü kurar.
Neden bilmem ama yağmur sanki beni alıp Üniversitedeki kısa film festivallerine götürdü, Kütüphanedeki kitapların arasında dolaştırdı oradan çıkardı Güzel Sanatlar Fakültesindeki serginin içinde dolaştırıp bıraktı sanki.
Yüzlerce kelime geçiyor aklımdan sayıklama, histeri, parya, bir varmış- bir yokmuş, göz – gözü görmez derken kelimelerle dolu bir yolda yürüyorum sanki. Kulaklığımda ‘Babildeki Bahçe’ şarkı sözleri var. ‘’ Aklım sefiller gibi dönmekten deli. Bu ben ben değil, yaşarken seni.’’ elimde Luigi Pirandello, Biri Hiçbiri Binlercesi kitabından sözler dökülüyor “Bir pencereye yanaşırsınız; dünyaya bakarsınız ve dünyanın size göründüğü gibi olduğuna inanırsınız.” ve ben yürüyorum pembe yolda oradan oraya.
Yağmur durmuyor yağmaya devam ediyor, evimin konumundan sanrım o şiddetli yağış bana pek yansımıyor. Otomatikleşmiş şehir hayatının gürültüsünden uzaklaşıp, yağmurun yumuşak serenadına kulak vermek, huzura götürüyor sanki. Gökyüzünden süzülen damlalar, stresi ve endişeyi bir kenara itiyor, yerine huzurun, dinginliğin ve rüyaların kapısını aralıyor.
Ankara'da yağmurun yağması, şehri adeta bir ressamın fırçasıyla sulaması gibi oluyor. Caddelerdeki yorgun kaldırımlar, bu canlı sularla yeniden hayat buluyor. Yağmur, şehrin gri tonlarını renklendirip, doğanın ve insanın uyum içinde var olduğu bir tablo çiziyor. İnsanın içindeki kurumu giderip, ruhuyla buluşmasına izin verir,yor. Öyleyse, şehrin bu yağmurlu gecesinde pencerenizi aralayın. Yağmurun nağmeli şarkısını dinleyin ve bu melodinin sizi sakinleştirmesine izin verin. Belki de en huzurlu uykular, yağmur damlalarının melodisi eşliğinde gelir.
Zaman düşer ellerimizden yere, gri rüyalar görmek için şimdi düş uykusu zamanı…
Bugünlük bu kadar görüşmek üzere hoşça kalın. 1- e3 & d5 2- d3