Osmanlı devlet adamı, diplomatı, çevirmen ve oyun yazarı Ahmet Vefik Paşa 2 Nisan 1891’de hayatını kaybetti Bugün bu vesileyle kendisinin hayatından bahsedeceğim.
Kimi kaynaklara göre 3 Temmuz 1823'te İstanbul’da doğdu. Yunan kökenli Hariciye Nezareti memurlarından Ruhittin Efendi’nin oğludur. Dedesi Yahya Naci Efendi, Müslüman Osmanlı memurlara yabancı dil öğretmek için kurulan ve devletin yıkılışına kadar varlığını sürdüren Tercüme Odası’nın ilk Müslüman çevirmenidir. Babası da Fransızca bilirdi ve çevirmenlik yapmış, Tercüme Odası’nda çalışmış bir kişiydi. Türk edebiyatının büyük şairlerinden Abdülhak Hamid Tarhan’ın babası Hayrullah Efendi ile de kardeş çocuğu olan Ahmet Vefik Paşa’nın yetiştiği aile çevresi onu dil öğrenmeye, çevirmenlik yapmaya yöneltmiştir.
1831 yılında İstanbul’da başladığı eğitimini, babasının görevi nedeniyle gittiği Paris’te dönemin gözde okullarından Saint Louis Le Grand Lisesi’nde tamamladı. Babası, Paris’e elçi olarak atanan Mustafa Reşit Paşa’nın tercümanlığını yapmaktaydı. Kendisi de Paris’te bulunduğu süre içinde Fransızcayı ana dili gibi öğrendi. Fransızcanın yanı sıra İtalyanca, Yunanca ve Latince de öğrendi.
1851’de pek çok konudaki derin bilgisi nedeniyle, diğer resmî görevlerinin yanı sıra, yeni kurulan Encümen-i Dâniş adlı bilim kuruluna üye seçildi ve bu üyeliğin gerektirdiği çalışmaların içinde yer aldı.
Vefik Paşa, 1851’de Encümen’i Daniş’de görevlendirilmesinin hemen ardından Tahran’a elçi olarak atandı ve dört yıl bu görevi sürdürdü. Tahran’da elçilik binasını Osmanlı Devleti toprağı olarak ilan edip bayrak çektiren Ahmet Vefik Paşa, elçilik binalarına bayrak asma adetini getiren kişi oldu. Paşa, gittiği yerlerde resmî görevlerinin yanı sıra özel olarak dillerini, kültürlerini, geleneklerini öğrenmek adetinde idi. İran’da Fars dilini ve İran tarihinin kökenlerini öğrendi; bu ülkenin edebiyat, felsefe ve din konuları ile de yakından ilgilendi. Tahran’da doğu dillerini incelemesi ve dillerin tarihsel gelişimine kafa yorması onu Osmanlıcanın Farsça ve Arapçanın etkisinden kurtarılması düşüncesine sevk etti. Türkçü bir tutum geliştirdi.
1879-1882 yılları arasında Bursa valisi olarak görev yaptı. Valiliği sırasında Bursa yolları ve caddelerini Paris belediye başkanı George Euègene Haaussmann’dan esinlenerek yaptırdı. Bursa’da zarar görmüş pek çok önemli anıtın onarımı şehre getirttiği Fransız mimar Leon Parvillee tarafından gerçekleştirildi. Ayrıca şehre Hükümet Konağı, Memleket Hastanesi, Belediye Binası, Tiyatro binası yaptırdı.
Yaptırdığı tiyatro binasında çevirdiği Molière eserlerinin sahneye konulmasını sağladı; İstanbul’da yıktırılan Gedikpaşa Tiyatrosu’nun oyuncularını himayesine alarak Bursa’ya getirtti; sahnelenecek oyunların dekorundan provalarına kadar her şeyiyle ilgilendi. Ahmet Vefik Paşa’nın kurduğu bu tiyatro, İstanbul dışında Anadolu’da kurulan ilk tiyatro idi. Onun izinden giderek Adana valisi Ziya Paşa da 1880 yılında Adana’da bir tiyatro yaptırdı.
Paşa, ayrıca valiliği sırasında “Müntehabât-ı Durub-ı Emsal” (Atalar Sözlüğü) adlı yapıtının içeriğini 5000 maddeye çıkarıp Hüdevandigar Matbaası’nda yeniden bastırdı (1881).
1882’de Bursa valiliği görevinden alınan paşa, Mehmet Sait Paşa’dan boşalan başvekillik makamına tekrar başvekil atandı ama üç gün sonra görevden alındı ve bir daha kendisine resmî bir görev verilmedi. Padişah II. Abdülhamid’in onu başvekilliğe atayıp üç gün sonra görevden almasının bâzı vekillere gözdağı vermek için olduğu öne sürülür.
Ahmet Vefik Paşa, bu olaydan sonra ölümüne kadar Rumelihisarı’ndaki evinde ilmi ve edebi çalışmalar yaptı. Oluşturduğu kütüphane, “İstanbul’un en zengin kütüphanesi” olarak tanındı. 2 Nisan 1891’de İstanbul’da Rumelihisarı’ndaki köşkünde hayatını kaybetti; Rumelihisarı’nda Kayalar Mezarlığı’na defnedildi.