Türkiye ekonomisi gün geçtikçe kötüleşiyor. Orta sınıf eriyor. Yoksulluk geniş tabanlara yayılıyor. Ayın 26 günü bir fiil çalışan birçok işçi, en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. Peki bu bahsettiğimiz temel ihtiyaçlar neler? Barınma... Beslenme... Sosyalleşme...
Elbette birçok temel ihtiyacımız var. Ancak bu yazıda en temel olan barınma ihtiyacından bahsetmek istiyorum.
Büyük kentlerdeki barınma krizinden haberiniz vardır. Bu krize konut krizi diyenler de var ama birçok ilde binlerce boş daire var. Yani arzı karşılayabilecek konut var. Talep de var ancak arzı karşılayabilecek maddi güç yok. Çünkü istenen bedeller çok astronomik. Son beş yılda patlak veren bu kriz katmerleniyor. Asgari ücretin 8 bin 500 olduğu bir ülkede büyük kentlerde 3 bin TL'ye kiralık ev bulunamıyor. Öğrenciler yurt çıkmadığı için eğitim hayatlarına devam edemiyor.
Tek pahalı olan şey kira fiyatları değil elbet. İnsanlar mutfak masrafından kısabiliyor ama kirasından kısamıyor. Çünkü kirasını kendisi belirleyemiyor. Birçok insan bütçesi yetmediği için şehir merkezinden uzak yerleşim yerlerinde yaşıyordu. Ancak bu yerlerdeki kira fiyatları da aldı başını gitti.
Deprem bölgesinden göç eden birçok depremzedelerin büyük şehirlere gelmesiyle çıkarcılar kiraları artırdı. Ancak yaşananlar çok tutarsız. Böyle bir ortamda insanlar nasıl yaşayabilir? Aldığı maaşın yüzde 80'ini kiraya verenler büyük kentlerde yaşamaya nasıl devam edebilir? Oysa hatta kalmak için zaten ayın 26 günü çalışılmıyor mu? Çalışılıp kazanılan parayla barınamamamız normal mi? Elbette değil.