Aynı gökyüzünün altında birbirinden farklı karakterlere, inançlara, tarzlara sahip milyonlarca insan yaşıyor. Ama şu koskoca gökyüzü hiç birimize yetmiyor. Bu gökyüzü altında ne huzurlu bir yaşam ne anlayışlı bir alan bulamıyoruz. Koskoca gökyüzünün altına sığmayı beceremiyoruz.
Dağlar, taşlar, hayvanlar canlı cansız ne kadar şey varsa sığıyor da şu gökyüzünün altına bir insanoğlu sığamıyor sadece. Birbiriyle yarışmaktan, kıskanmaktan, kötülük yapmaktan, çıkarlardan, örselemekten, kırmaktan fırsat bulup da rahat bir nefes alıp yaşamayı tercih etmiyor.
Kimi dilini beğenmediği için sığdıramıyor bir başkasını, kimi rengini beğenmediği için, kimi yaşayış tarzını kimi de dinini, ahlakını.. Halbuki bu sayılanlar kimseyi ilgilendirmiyor. Lakin insanoğlu henüz bunun farkına bile varamadı, varamıyor.
Neden şu koskoca gökyüzünün altında kendi alanımızın keyfini çıkarmak varken başkasının alanına girmeye bu kadar meraklıyız? Neden insanları ayrıştırmaya, küçük görmeye, kıskanmaya, dışlanmaya ihtiyaç duyuyoruz? Neden hoşgörü içinde, sadece kendi hayatımıza odaklanarak yaşamayı tercih etmiyoruz? Tam bu noktada sizlere şu soruyu sormak istiyorum sevgili okurlar…
“Şu koca gökyüzünün altında beraber direnmek varken neden birbirimize direniyoruz?”
Bir şeyleri beraber daha kolay aşabilecekken tek yaptığımız şey birbirimizin sınırlarını aşmak. Sorunları el birliği ile çözmek, birbirimize destek olmak varken yaptığımız tek şey birbirimize sorun çıkarmak.
Ama hepimizin unuttuğu bir şey var ne zamanki beraber olursak o gökyüzünün tadını o zaman çıkarabiliriz, ne zaman yan yana olursak o zaman o gökyüzünün altında mutlu yaşayabiliriz. O yüzden biraz önce sorduğum soruyu şunu eklemek istiyorum. Şu koca gökyüzü altında birbirimize direnmek yerine beraber direnmeyi tercih etsek daha güzel olmaz mı her şey?