Bu sene tüm dünya her anlamda kış mevsimi zor geçiyor. Bahar tarih olarak yüzünü gösterse de fiziki olarak henüz gösteremedi. Cemreler düştü, bahar bayramı da kutlandı ama havalar bir türlü ısınamadı. Haliyle mevsimlerin geçiş süreci de ruh halimizi etkiliyor. Güneşin yüzünü göstermesi ile birlikte hayata bakış açısı da bir nebze olsun değişiyor.

Araştırmalara göre kapalı havaya sahip olan ülkelerin insanlarının daha soğuk ve içine kapalı oldukları gözlemlenmiş.

Nasıl ki ülkemizin dört mevsimi ardı ardına hatta bazen aynı anda yaşıyor olması bizde de duygu durum karışıklıklarına sebep olabiliyor.

Misal ben yağmurlu ve kasvetli havalarda daha karamsar ve daha içine kapalı olduğumu sezinliyorum.

Nisan ayının yaklaşması ile birlikte, tomurcukların da filizlenmesiyle çoğu insanın içi ferahlayıp gönlünün genişleyeceğine inanıyorum.

Sonbaharda doğa nadasa yatıp yapraklarını döküyorsa ilkbaharda da baharın umutları hem doğayı hem de içimizi kaplıyor.

Yaz mevsiminin gelmesi ile birlikte de insanda da tatil isteği beliriyor. Çünkü bütün sene yorulan vücut kısa süreliğine de olsa artık dinlenmeye çekilmek istiyor.

Yazın dolup taşan sahiller, masmavi deniz, masmavi gökyüzü, dinlenme, eğlence… İnsan daha ne ister ki hayattan.

Bir süre deşarj olduktan sonra hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Hayat, zaten çoğu zaman alışkanlıklardan ibaret…

Az önce anlattıklarım da böyle. Nasıl ki dört mevsim peş peşe yaşanıyorsa hayat da akışını o şekilde yaşıyor. Esasında hayatımızın akışı da mevsimlerin akışı ile doğru orantılı.

Bu aynı zamanda ruhsal durumumuzu da etkiliyor.

Tabi mühim olan hayatı kaliteli bir şekilde yaşamak…

Editör: TE Bilisim