Tarihte bugün 1937’de Türk resim tarihinin önemli ressamlarından biri olan Nazmi Ziya Güran’ın ölüm yıl dönümü. Nazmi Ziya Güran İstanbul Aksaray’da 1881 yılında hayata geldi. Kökenleri Molla Gürani’ye kadar dayanan bir aileye mensuptur. Molla Gürani Fatih Sultan Mehmet’in hocasıydı.
İlkokuldayken Binbaşı Hasip’ten resim dersleri almaya başlar. Resme olan ilgisi ailesini endişelendirir çünkü babası memurdur oğlunun da memur olmasını istemektedir. Nazmi Ziya Güran babasına karşı gelmez, Sanayi-i Nefise Mektebi’ne girmek isterken Mülkiye’ye kaydolur. 1901 yılında okulu bitirir ve Sanayi-i Nefise Mektebi’ ne ( Güzel Sanatlar Akademisi) kaydını yaptırır. Okul müdürü Osman Hamdi Bey ve diğer hocalarının etkisinde kalır. Ancak bir dönem hocaları tarafından eleştirilere de maruz kalır, salt izlenimci sanat yakınlık duymasından ötürü.
1908 yılında Akademi’yi bitirir bitirmez Paris’e giderek üç ay kadar devam etti. Bu arada Marcel Bachet ve Royer’den özel dersler aldı. Çeşitli müzeleri gezerek sanatçıların yapıtlarını analiz etti. Müze incelemelerini geliştirmek için Almanya ve Avusturya’ya da gitti. Nazmi Güran’ın Paris’e gittiği yıllarda empresyonizmin temsilicisi Claude Monet’ti. Monet’in ölümünden önceki son iki büyük sergisi de Nazmi Ziya’nın Paris’te bulunduğu zamanda gerçekleştirilmiştir. Keza Güran’ın Salı Pazarı tablosu, Monet’in ondaki etkisinin kanıtı niteliğindedir. Ziya’nın da Monet gibi ışığı ve ışıklı renkleri, suyun kıpırtılarında ve parıltılar içinde aradığı görülmektedir
Nazmi Güran 1913 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi’nde hoca olur. Kemal Erhan, Nazmi Ziya adlı kitabında 1927’de yurt dışına giden öğrencilerini denetlemek amacıyla ikinci kez Paris’e giden sanatçının, eşi yerine Kıbrıslı bir kadınla gitmesi nedeniyle eşinden ayrıldığını yazar. Öğrencisi ve komşusu Arif Kaptan bu olaydan sonra “Yalnızlık ızdırabı, Nazmi Ziya’nın sanat hayatı için çetin ve karmaşık bir merhale olmuştur. Güneş ve güneşli kırların ressamı Nazmi’yi bu tarihten sonra kapalı ve bulanık havaların, garip iphamla kıvrılıp bükülen bulutlu göklerin ressamı olarak görürüz.” demiştir.
1916 yılında Galatasaray Sergisi’nde Nazmi Ziya ilk resimlerini sundu. Türk resminde 1914 kuşağı olarak adlandırılan İbrahim Çallı ve arkadaşları arasında yer alan Nazmi Güran izlenimci eğilim gösteren çalışmalar yapmıştır. Portre ve figür resimleri çalışmaları yapmasının yanı sıra ağırlık olarak peyzaj ressamı olan Güran’ın sanatında özel bir yere sahip ve tipik çalışması sayılabilecek Koç Kahvesi tabloları oldukça önemlidir mutlaka göz atmalısınız.
Güran, sanat piyasasının bunalımlı olduğu dönemde eserlerini düşük fiyatlarla satmak zorunda kalır ya da hiç satamaz. Türkiye’deki ilk retrospektif sergiyi 19 Haziran 1937 yılında kendisi düzenler. Sergi için hazırlanan kitabın yetişmemesi, sergiden tek bir eserinin satılmaması muhtemel ki onu çok üzer. Sergiden kısa bir süre sonra 11 Eylül 1937’de geçirdiği kalp krizi sonucu yaşama veda eder. Nazmi Ziya, bir Batı akımının takipçisi olduğu halde yerelliği de elden bırakmayan, ilgisizlikten incinmiş, lirizmi kendine yakıştırmış, Bedri Rahmi’nin tanımıyla güneşin, güneşli günlerin, güneşli toprakların ve güneşli göklerin ressamıdır(leblebitozu).