Türk heykeltıraş Abdülahet Kuzgun Çetin Acar 4 Şubat 1976’da İstanbul’da dünyaya gözlerini yumdu. Kendisinin sanat dolu hayatından bahsetmek istiyorum. 


Kuzgun Acar, Libya kökenli Ayşe Zehra Hanım ile Nazmi Acar Bey'in oğlu olarak 28 Şubat 1928 günü İstanbul’da doğdu. Annesinin isteği ile "Çetin" adı verilmesine rağmen ailesi onu "Kuzgun" diye çağırdı ve bu adla tanındı. Anne ve babası o küçük yaşta iken ayrıldı; annesi ile birlikte kenar mahallelerde, dar muhitte, yoksul bir çocukluk ve gençlik dönemi geçirdi. İlkokulu nerede ne zaman okuduğu bilinmez. İlköğrenimini tamamladıktan sonra Sultanhahmet Ticaret Lisesi’ne devam etti. Bir yandan da babasının açtığı ayakkabı bağı imalathanesi dükkanında çalıştı. Okuldaki resim öğretmeni onu resim çalışmaya yönlendirdi.


Liseden mezun olduktan sonra 1949’da İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi heykel bölümüne girdi, Rudolf Belling’in öğrencisi oldu. Daha sonra Ali Hadi Bara ve Zühtü Müridoğlu’nun atölyesine geçerek öğrenimini onların yanında tamamladı. Öğrencilik yıllarında Bara’nın sanat anlayışından etkilenerek soyut çalışmalara yöneldi ve soyut heykele tutku derecesinde bağlandı. 1953 yılında Akademi'den mezun oldu.


Yeni bir üslup ve anlatım arayışı içinde olan Acar, 1956 yılında malzeme olarak teli kullanmaya yöneldi. İnce telleri büküp kıvırarak yaptığı figüratif ve soyut denemeleri Şehir Galerisi'nde genç sanatçılarla birlikte düzenledikleri sergide sergiledi. Aynı yıl Venedik Bienali'nde telden yaptığı bir heykeli sergiledi. Bienal sergisi daha sonra Lübnan'da tekrarlandı. 1957 yılında ilk kez telden bulutsu heykeller sergiledi.


Çivilerle gerçekleştirdiği bir çalışması, 1961’de Paris'te düzenlenen Uluslararası Genç Sanatçılar Bienali’nde Paris Kenti Birincilik Ödülü'ne değer görüldü. Bu birincilik, hayatında bir dönüm noktası oldu. Çünkü ödülle birlikte sanatçılara tahsis edilmiş iki burstan birisini kazanmıştı. Kuzgun Acar, aldığı bursla Fransa’ya gitti. 1962 yılında Paris Modern Sanatlar Müzesi’nde sergi açtı, sergideki bir yapıtı ve iki deseni müze tarafından satın alındı. Bu başarısından sonra kendisine Boulogne Ormanı'nda tahsis edilen bir atölyede 1962 yılının Kasım- Aralık ayları boyunca çalıştı. Paris'te İtalyan sanatçı Anselmo ile birlikte Galeri La Clouche'ta bir sergi açtı. Sergi, iki yıl açık kaldı. Bu sergiden fazla gelir sağlayamayınca mine takı yapmaya yöneldi. 1962 yılında 23. Devlet Resim ve Heykel Sergisi'nde, demir bir heykelle birinciliği kazandı.


Acar, Dışişleri Kültür Dairesi'nin tarafından 1964-1965 yılında açılan "Çağdaş Türk Sanatı" konulu serginin oluşumuna katkı verdi. 1965'te İstanbul'a giderek eşi Münire Hanım'dan ayrıldı. Paris'e dönerek aktris Bige Perker ile yaşamını sürdürdü. Atölyedeki zor kış şartları nedeniyle şehirde bir odaya taşındıktan sonra sinemaya ilgi duydu ve anime film kuklaları yapmaya başladı. 1965 yılında geçici olarak İstanbul'a dönmeye karar verdi. Heykeli, işhanı ve otel gibi yapılara bir süsleme unsuru olarak katmak için girişimlerde bulunan Acar,[3] bir daha geri dönemedi ve Paris'teki çalışmaları kaybolup gitti.
60’lı yıllarda Türkiye İşçi Partisi’ne girmesinden sonra yapıtlarına alıcı bulamaz hale gelince balıkçılık, meyhanecilik gibi işler yaptı.
1968 yılında Mehmet Ulusoy’un başlattığı sokak tiyatroları için masklar da üreten Acar, 1975’te Mehmet Ulusoy daveti ile Paris’e giderek Ulusoy tarafından sahnelenen Kafkas Tebeşir Dairesi adlı oyun için masklar üretti. Savaştan kalma eski çelik ve lastik malzemeleri kullanarak üretilen bu 140 adet mask, onun önemli çalışmalarındandır. Bu dönemde ikinci evliliğini de sonlanmış, tiyatro sanatçısı Fersa Pulhan ile üçüncü evliliğini yapmıştır.
Sanatçının yapıtları arasında DİSK-Maden-İş’in Gönen’deki eğitim ve dinlenme tesislerinin duvarına yaptığı duvar heykeli, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'ne alınan üç metal heykeli, Gülhane Parkı'na konulan "50. Yıl Heykeli", ölümünden kısa bir süre önce tamamladığı Antalya'daki Haşim İşçan Anıtı, Bayrampaşa Belediyesi için hazırladığı Mustafa Kemal Anıtı yer alır.


Sanatçı, Marmara Adası'na konulması tasarlanan bir anıt hazırlamaya başladı, ancak tamamlayamadı. Acar, bir duvar rölyefi üzerinde çalışırken merdivenden düştü ve beyin kanamasına bağlı olarak 4 Şubat 1976 günü 48 yaşında hayatını kaybetti. Mezarı Zincirlikuyu Mezarlığı'ndadır.