Merhaba, güzel kedim oğlukum melek oldu ve bundan sonra size Limonumun hikayesini anlatacağım. Öncelikle limonumun adı nerden geliyor ondan bahsedeceğim. Sonra onu sahiplenmemi ve sonrasını anlatacağım yavaş yavaş, hiçbir anı atlamak istemiyorum.
Limonumu bir arkadaşımdan almıştım. Onların iki tane kendi kedileri birde baktıkları bir sokak kedisi vardı, adı Sürmeli. Sürmeli benim oğlukumun annesiydi ama hiç Limonuma benzemiyordu, siyah beyaz bir tekir kediydi. Sürmeli Limon dahil 4 yavruyu gelip doğurmuş onların evinde. Arkadaşımda zaten iki tanede kedi vardı, kedilerin bakımları zor ve masraflı olduğu için yeni yavrulara bakamayacaklarını söyledi. Annesi önce apartmanlarının bodrumuna koyup 3 gün orada bakmaya çalıştı ama yavrular üşüyünce geri eve aldılar ve sahiplendirmeye çalıştılar.
İnsanlar sanırım tekir kedi yerine cins kedi sahiplenmek istiyor. Sahiplendirme olayında o kadar zorlandılar ki, yavrular baya bir kaldı onlarda. Ben hayvanlara hiç dokunamazdım ya hapşurur ya da kaşınırdım, bunun için bakımlarına yardımcı olamadım ama maddi olarak destek oldum. Kuru mama, yaş mama ve kum vs aldım, elimden geldiğince destek olmaya çalıştım. Benim oğlukumun kardeşlerini Sütlaç, Karamel ve Kara’yı uzun bir süreç sonunda sahiplendirdiler ama Limonumu isteyen olmadı.
Bu arada oğlumun adını ben koydum. Doğduğu zaman sapsarıydı, parlak ışıltılı, güneş vurunca film sahnesi gibi bir şey oluyordu sanki oğlumun üzerinde. Bide limon u çok severim hatta çayı bile limonlu içerim, oradan aklıma geldi adı Limon olsun dedim ve beni kırmadılar sağ olsunlar adını Limon koydular.
Limonu kimse sahiplenmeyince arkadaşımın annesi çarşamba günü evlerinin yakınındaki bir inşaata bıraktı. Bir gün sonra akşam Perşembe Pazarından dönerken bir bakmış ki Limonum koyduğu yerden hiç hareket etmemiş beklemiş orada. Tüyleri çamur olmuş, diğer kediler dövmüş benim oğlumu ve azcık burnu kanamış. Annesi hemen geri alıp eve getirmiş güzelce yıkamışlar tedavi etmişler oğlumu. O gece ben uyuyordum ve gece telefonum çaldı. Arkadaşım beni görüntülü arıyordu bende açtım, bi baktım ki arkadaşım Limon’u kucağına almış mutluluktan ağlıyor, bende duygulandım bende ağlamaya başladım çok mutlu oldum.
Benim oğlum hep naif hep korkaktı, gidememiş bir yere çok içime oturdu bu. Ben almadan önce de öyleydi Limonum, diğer yavrular evde hoplar zıplar boğuşurdu benim oğlum kapı ağzında yatar ya da koltuk altına girer onları izlerdi. Hiç onlarla zıplamaz, oynamaz ve kavga etmezdi. Hep kendini sakınırdı, arkadaşımda korurdu limonu diğer yavrulardan kıyamazdı ona.
Diğer kediler oynarken Limon’a çizgi film izletirlerdi. Komik ama böyle sırt üstü yatar gözlerini telefona diker izlerdi. Limonum en çok Beş Küçük Kedi şarkısını dinlerdi, şarkı bitince miyavlar baştan açtırırdı. ‘’Bir gün beş küçük kedi, oynuyormuş sokakta. Anne kedi miyav demiş, dört kedi geri gelmiş.’’ Belki okurken size saçma gelecek bu kadarda olmaz diyeceksiniz ama ben hala o fotoğraflara bakıp, oğlukumun videosunu izliyorum. Bebek oğlukum benim çok güzeldi, mis kokulum.
Minik patileri, pes pembe burnu ile çok tatlıydı. Dondurma yalayışını görmeniz lazımdı, soğuk diye biraz kaçardı ama tadını çok sevdiğinden geri gelirdi. Ben hem bu tatlılığına dayanamadım hem de sokaktaki o çaresizliğine kalbim el vermedi ve almaya, sahiplenmeye karar verdim ve arkadaşıma dedim ‘’birdaha sokağa bırakmayın ben alırım onu’’ dedim. Oğlumu aldım ve şuan bunu çok rahatlıkla söylüyorum ‘’ benim bu hayatta verdiğim en doğru karar, Limonumu sahiplenmek’’ .
Bugünlük bu kadar görüşmek üzere hoşça kalın.