Merhaba, bugün oğlukumun bizden ayrılışının 26. Günü bugün ve ben onun hikayesini anlatmaya devam edeceğim. Bir önceki yazımda oğlumun bana gelişini anlatmıştım şimdi ona alışmamdan ve oyunlarımızdan bahsedeceğim.

Bahsetmiştim pek dokunamazdım ama kısa sürede kendine alıştırdı oğlukum benim. Onsuz uyumak istemiyordum, onun kokusunu almadan uykum gelmiyordu. Ben kediye nasıl bakılır bilmediğim için internete yazıyordum ‘’yavru kedi ile ne yapılmalı’, ’sarman kediler nelerden hoşlanır’ filan yazıyor her şeyi öğrenmeye çalışıyordum. En sık rastladığım bilgi şey oldu, yavru kedilerle oyun oynayın ve onu sevdiğinizi belli edindi. Bende kendimce bir şeyler belirledim yumruk yapıyordum o gelip çakıyordu sonra başını uzatıyordu bana alıştırmıştım ne güzel, bizim özel bir selamımız gibiydi.

Oyun kısmı çok zordu yatmayı seviyordu benim oğlan bazen kalem peşinden, soda kapağı peşinden koşardı kalecilik filan yapardı ama hemen yorulurdu. Benim oynamamı isterdi ben oynardım o beni izlerdi. Örnek bereyim biraz kalecilik yapardı sonra yorulup uzanırdı ve bana bakardı, istiyor ki ben hem topu atayım sonrada gidip alayım. Bende salak gibi onun istediğini yapardım, topu atardım yanından geçerdi Limon almam için bana bakardı bende gidip alırdım sonra geri gelip bir daha atardım. Ben onu değil o beni oynatıyordu sanki.

Bu anlattıklarım gece 4 ile 6 arası geçerli değildi. Sanki motor takılmış ya da şeytan dürtmüş gibi hiç durmuyordu o zamanlarda. Hopluyor zıplıyor koşuyor hiç durmuyor. Sonra gelip hiçbir şey olmamış gibi kısık sesle miyavlayıp tuvaletimi temizle ve mama ver diyor. Bende tabi ki sahibim ne derse yapıyordum, sahibim diyorum çünkü fark ettim ki çok kısa süre sonunda kedi sizin sahibiniz oluyor ve size hükmediyor.
Birde saklambaç oyunumuz vardı, sanırım herkesin kedisiyle böyle bir oyunu vardır. Sandalyenin tek bacağının arkasına geçince görünmez olduğunu sanıyordu Limon, öylece oraya geçiyor benim gelmemi bekliyor ve ben adım atarken bacağıma zıplıyordu. Oğlum seni gördüm korkmadım demek istiyordum ama hiç demedim hep ona eşlik ettim korkmuş gibi yaptım. Pencerenin pervazına çıkıyor perdenin arkasına da saklanıyordu. Oğlum sen sarısın belli oluyorsun yapma böyle şeyler desem de, orada saklanıp kanepenin arkasından üstüme atlamaya bayılıyordu. 

Limonum pipet çiğnemeyi de seviyordu. Bende yemek yapmayı pek bilmediğimden hep dışarıdan paket yemek söylerdim ve bir sürü pipet olurdu evde. Arar bulur getirirdi bana ve tutmamı isterdi, ben tutardım o elimden almaya çalışırdı ısırırdı çekiştirirdi çok eğlenirdik. Bende kolay vermezdim ki azcık mücadeleci kavgacı olsun benim oğlum, güya eğitiyorum kendimce ama olmadı. Yorulurdu ayak ucuma geçer otururdu bana bakardı pipeti vermem için, bende kıyamaz verirdim. Bal oğlukuma hiç kıyamazdım benim mis kokuluma.

Bu yazı serisi ne kadar sürecek bilmiyorum ama 3 yılını anlatmak istiyorum melek oğlumun. Herkes tanısın herkes bilsin benim Limonumu. Kimse okumasa bile internetin derinliklerinde oğlumun adı yankılansın bana yeter. Çünkü içim içime sığmıyor ne yapacağım bilmiyorum, bu yazılar benim sessiz çığlığım gibi. Rahatlatıyor beni, normal hayata yavaş yavaş adapte olabiliyorum.

Haftaya cumartesi teyzemlere gidişini anlatacağım. Daha öncede söylemiştim ben Limonu teyzem ve kuzenim için almıştım zaten.
Bugünlük bu kadar görüşmek üzere hoşça kalın.