Türk gazeteci, şair, uluslararası ödüllü mimar ve restoratör Nail Çakırhan 14 Temmuz 1910’da dünyaya gözlerini açtı. Ben de bu vesileyle bugün kendisinden bahsetmek istiyorum.
1910 yılında Ula'da doğdu. Muğla İdadisindeki ilk ve orta öğreniminin ardından Konya Lisesine yatılı olarak girdi. Ahmet Hamdi Tanpınar, Saadettin Nüzhet Ergun gibi öğretmenlerin öğrencisi oldu.
Lisedeyken şiirler yazmaya başladı ve 17 yaşında Konya'da Kervan dergisini çıkardı. Lisenin son sınıfında yazdığı bir şiir yüzünden gözaltına alınması sonrasında Atatürk'ün telefon talimatıyla serbest bırakıldı. Fakat aynı şiir yüzünden İstanbul'da hakkında dava açıldı. Şiiri çok beğenen Nâzım Hikmet onu İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinin yayımlamakta olduğu Hareket dergisinde de yayımlatmıştı. Bu dava vesilesiyle ünlü şairle tanıştı. Temyiz sonucu bu davadan da beraat etti.
Liseyi başarıyla tamamlayıp parasız yatılı olarak yüksek öğrenim yapma hakkı kazanan Çakırhan, İstanbul Tıp Fakültesinde başladığı öğrenimi yarıda bırakıp Hukuk Fakültesinde devam etti fakat bu mesleğe de ısınamayınca Edebiyat Fakültesine girdi ve Nâzım Hikmet'in önerisi ile (Zekeriya Sertel ve Sabiha Sertel çifitinin çıkardığı) Resimli Ay dergisinde onunla birlikte çalışmaya başladı. Bir yandan da Cumhuriyet gazetesinde düzeltmenlik yaptı, şiirler yazmaya devam etti. 1930'da Nazım Hikmet ile birlikte 1+1=Bir adlı ortak şiir kitabını çıkardılar. Bir süre Nazım'ın babasının evinde birlikte yaşadılar, Türkiye Komünist Partisi (TKP) içinde birlikte "devrimci muhalefet" yaptılar, partiden ihraç edildiler, komünist teşkilat kurmak suçundan birlikte gözaltına alındılar.
Çakırhan 1932-1933'te cezaevinde kaldı. Ardından kimseye haber vermeden Sovyetler Birliği'ne gitti, Nâzım'ı suçlayan bir "özeleştiri" vererek yeniden partiye döndü ve Moskova Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesinde iki buçuk yıl eğitim gördü. Bir Rus kadınla ilk evliliğini yaptı ve bir oğlu oldu. 1937 yılında yaklaşmakta olan dünya savaşı tehlikesinden ötürü SSCB yönetiminin öğrencilerin ülkelerine dönmesi talimatı üzerine, 8 aylık eşinden boşanıp yurda dönmek zorunda kaldı. Oğlunu ancak 42 yıl sonra görebildi.
Çakırhan, yurda dönüşünün ilk ayında askere alındı. Aynı yılın sonlarında çürüğe çıkarak askerden ayrıldı ve 1938'de Sertellerin Tan gazetesinde çalışmaya başladı. Bu arada çeşitli başka işler de yaptı. Aynı yıl arkeolog profesör Halet Çambel ile tanıştı ve ailelerinin karşı çıkmasına rağmen evlendiler.
1945 sonunda Sabiha Sertel ve Zekeriya Sertel tarafından çıkarılan Görüşler dergisinin sekreterliğini yaptı. Tan Baskını ardından ilk sayısından sonra kapatılan bu dergi sonrasında 1946-1950 dönemini hapiste geçirdi. 1950-1951'de Halet Çambel ile birlikte İtalya, Fransa, İsviçre, Avusturya'da kaldılar.
Mimarlık kariyerine ilk adımını yine Halet Çambel'in Profesör Bossert ile birlikte kazılarını yürütmekte olduğu Karatepe'de attı. Karatepe çıplak beton açık hava müzesini, kazı evini ve diğer binaları inşa etti.
Halet Çambel - Nail Çakırhan çifti, Nail Çakırhan'ın bozulan sağlığı nedeniyle doktorların tavsiyesi üzerine 1970'te Akyaka'ya yerleşti. Nail Çakırhan burada geleneksel mimari özelliklerini günümüz şartlarıyla buluşturup çevre ve doğayla bütünleştiren bir ev inşaatı gerçekleştirdi. Ardından arkadaşlarından, özel kişilerden ve turizm işletmelerinden benzer evler yapması için teklifler aldı ve alanında bugün Akyaka Evleri diye bilinen ekolü oluşturdu.
Beton yerine ahşap evler inşa ederek çevreye saygılı mimariye öncülük etmesi kendisine 1983'te Ağa Han Mimarlık Ödülünü getirdi. Mimarlık eğitimi almamış bir kimse olarak bu ödülü alması mimarlık dünyasında alaylı-mektepli tartışması başlattı.
Çakırhan ödülden sağladığı kaynakla Muğla'daki Konakaltı Hanı'nı Kültür Evi olarak restore etti. Ardından yörede çeşitli evler, oteller, tatil köyleri inşa etti. Ona ödül getiren evi 1998 yılında kültür ve sanat merkezi olarak hizmete girdi. Sanatçı, 11 Ekim 2008'de Muğla'da kolon kanserinden öldü.