Filistin ve İsrail arasındaki ihtilaf, 1947 yılında BM tarafından ortaya konan Taksim Planına kadar uzanıyor. İki ülke arasında 77 yıldır barışın tesis edilememesi ve 7 Ekim 2024 ta başlayan fiili çatışma süreci; İsrail’in orantısız güç kullanımı ile vahim boyutlara ulaştı
Türkçe Sözlük’te soykırım sözü; “Bir insan topluluğunu ulusal, dinsel vb. sebeplerle yok etme” anlamındadır. Bu kavram, 1948 Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’ndeki tanımıyla bireylerin haklarıyla ilgilidir. Dünyadaki tüm sözlük ve ansiklopedilerde; “Bir grubun varlığını ortadan kaldırma amacıyla gruplara karşı işlenen şiddet içeren suçlar” ifadesiyle açıklanır.
Nazilerin propaganda bakanı Goebbels’in şöyle demişti:
“Propaganda esnasında yalan söyleyin, inananlar olacaktır. Şayet başarısız olduysanız yalan söylemeye devam edin Elbet birileri inanacak. Bu yalanlar halkı bilinçlendirmeye, düşmanları sindirmeye yarayacaktır. Ayrıca bir şeyi tekrarladığınız sürece insanların ona inanma oranı da artar. Propagandada kullanılan yalanlar ne kadar büyük olursa insanların onlara inanması kolaylaşır. Yalanın etkisi artar.”
Nazilerin tarihteki “Yahudi Soykırımı” Holokost adıyla tanımlanıyor. Goebbels’in “önemsiz bir ayrıntı” olarak gördüğü Holokost’un yani “Yahudi Soykırımı”nın 20. ve 21. yüzyıllarda “Siyonizm” tarafından kullanılan önemli bir silah olduğunu bizzat Yahudi yazarı Norman Finkelstein Soykırım Endüstrisi adlı kitabında şöyle ifade ediyor:
“Yahudi Soykırımı (Holokost), İsrail’in elinde Filistinlilere karşı gerçekleştirdiği savaş suçlarını meşrulaştırmasını sağlayacak tek ideolojik silahtır. Eğer bu “Holokost” silahı olmasaydı İsrail politikalarının savunulmazlığı açıkça gün yüzüne çıkacaktı.”
Norman Finkelstein, İsrail’in psikolojisini açıklarken siyonizmi savunan kitlenin travmatik insanlardan meydana geldiği gerçeğine dikkat çekiyor:
Siyonizm, Yahudilerin başka toplumlar içerisinde asimilasyonunun boş bir hayal olduğu, Yahudileirn her zaman potansiyel vefasız yabancılar olarak algılanacakları fikrinden doğmuştu. Bu ikilemi çözmek için de Siyonistler Yahudiler için bir anavatan kurmaya karar vermişlerdi.”
Yahudi psikolojisini, Yahudi Siyonizmini ve hatta Filistinlilere yönelik şiddet ve soykırım girişimlerini Nazilerin “Yahudi Soykırımı (Holokost)”la açıklamak ne kadar akılcıdır? Bugün Yahudilerin siyaset adamlarının Nazilerin yaptıkları soykırım üzerinden kendi katliamlarına ahlaki zemin hazırladıkları görülüyor. İsrail, Nazilerle ilgili kan davasını kendilerini katleden Almanya üzerinden değil, işgal ettikleri topraklardaki “akrabaları” üzerinden sürdürüyor.
Bu kriz, uluslararası sistemin ve uluslararası hukukun da bir kriz içinde olduğunu gösteriyor. Uluslararası hukuk emperyalizme hizmet eden bir aparat hâline geldi. Emperyalist sistem, uluslararası hukukun adına sağladığı sözde meşruiyet üzerinden savaşa ve Filistin halkının kırımına doğru evrilmektedir.
Amerika’da yaşayan Yahudilerin Amerika’da ciddi bir ağırlığı var. Filistin’deki kirli soykırım politikalarının propaganda aracına dönüştürülen medyanın ABD’li Yahudilerin etkisinde olduğunu unutmayalım. ABD, İsrail’in şiddet ve kan dökme “Holokost”unun önde giden aktörü olmaya devam ediyor. Masum siviller, kadınlar, çocuklar, yaşlılar dünyanın gözleri önünden ölüyor…
Sadece çocuklar değil, insanlık ölüyor!..