Merhaba, Şubat ayındayız ve benim için Şubat artık ne anlama geliyor onu anlatacağım size. Eskiden Şubat ayı bana, sevgililer gününü yada dört yılda bir 29 çekmesi geyiğini ifade ederdi ama artık çok farklı. Her şey 6 Şubat 2023’den beri çok farklı.

Ben, biz ve bu yazıyı okuyan herkes çok şanslı farkında olmasalar bile inanın çok şanslısınız. Çünkü hayattasınız, hayattayız. O gün resmî rakamlara göre en az 50 bin 783 kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralı ve sokakta kaldı. Bu olayı hiç siyasete girmeden anlatmaya çalışacağım, zor olsa da deneyeceğim.
Ben Malatyalıyım ve o gece de Malatya da teyzemlerdeydim, anneannem ameliyat olduğundan dolayı ailece teyzem ve anneannemlerde kalıyorduk. Anneannem, annem teyzem ve dedem aynı apartmanın 2. Katında ben, babam ve eniştem 4.katta kalıyorduk.

Gece 04:17’de olan depremden önce Limon hiç yapmadığı bir şeyi yaptı ve benim kucağıma atlayıp uyandırdı. Öyle huyları yoktu gelip kıvrılıp yatardı sadece yanıma ama o gece atladı uyandırdı resmen beni. Oğlum niye böle yaptın deyip tam severken anlayamadığım bir şey oldu. Normal deprem çok yaşadım böle itibariyle deprem bölgesi çok sık oluyor ama o gecekini algılayamadım. Gemideymişim gibi his oldu resmen dalgalandım ve dalga bitmeden sallamaya başladı. Bundan sonrasını net hatırlamıyorum o yüzden karmaşık yazabilirim kusura bakmayın.
 

O dalgalanma bitip sallamaya başlayınca babam ve eniştemde uyanıp odalardan çıktı bende kapıya geldim birbirimize korkmayın geçer biter derken bitmiyordu, bunu saniyelerle anlatmak mümkün değil ama bitmedi o sallama. Asıl ürkütücü an sallanmadan sonra geldi, bunu nasıl tarif edebilirim bilmiyorum sanki birisi binayı yerinden kaldırıp geri hızlıca yere vuruyordu yani binayı sanki kırıyordu. 

Bir sürü tatbikat var anlatıyorlar depremde yaşam üçgeni kurun sert bir cismin yanına uzanın filan. Bu anlatılanların hepsi doğru ve yapılması gerekiyor kesinlikle, birçok can bu sayede kurtuldu belki de. Ama ben yapamadım beynim gitti o kırma anında, sadece birbirimizin gözlerine baka kaldık hiçbir ses çıkarmadan ne olduğunu anlamadan birbirine bakan 3 kişiydik. Ben 37 yaşındayım ve babamı hiç o kadar boş, anlamsız ve çaresiz bakarken görmemiştim, şimdi düşünüyorum da binlerce kişi de bu anı yaşadı ve belki de onların son bakışlarıydı bunlar.

O yıkım sesinin sonlarına doğru en üsteyiz yıkılsa da bina bizim tepemizde bir tek çatı var o üzerimizde kalır ve bizi kurtarırlar diye düşünüyordum. Deprem bittikten birkaç saniye sonra aklıma geldi, iki kat aşağıda annem vardı benim. O anda her şey herkes gidiyor akıldan ne bir şey yapabiliyorsun nede mantıklı bir düşünce üretebiliyorsun, bendeki saçmalığa baksana annemi unutup üzerimize bir çatı yıkılsa iyi diyorum.

Depremin sesine o kadar kitleniyor ki insan sonradan fark ettim yıkılan duvarları, devrilen dolapları her yer moloz ve cam kırığı. İzlediğim savaş filmlerinden bir sahne gibiydi evin içi sanki ama bunu en net dışarı çıkınca anladım. Aslında anladım demek yanlış oldu çünkü yıkılan binaları görüyorum ama o anda o binaların altında insan olduğunu anlayamadım hiç düşünemedim böyle bir şeyi. İnsan sanki kör ve sağır oluyor ya da tüm algısını kaybediyor. Şimdi düşünüyorum o günleri hatırlıyorum sanki kulaklarıma gözlerime bir perde inmiş gibi o şokla kitlenip kalıyor insan.

Fazla uzatmak istemiyorum ama şunları söyleme lazım. Ankara’ya geldiğim halde eylül ayına kadar lamba açık uyudum, her yük seste veya ufak bir titremede lamba sallanıyor mu die bakıyorum ve yatağımın yanı başında deprem çantamla uyuyorum. Umarım hiç kimse yaşamaz bu hisleri, bir kere de yaşayan hayatı boyunca unutamaz.

Bugünlük bu kadar görüşmek üzere hoşça kalın.