Her ne kadar foto muhabirliği tek başına yapılan bir iş olarak görünse de karşıdan iyi anlaştığın, seni olumlu anlamda besleyecek insanlarla birlikte daha güzel ve anlamlı işlerin ortaya çıktığı bir meslek olduğunu söylemeliyim. 

Bu konuyu ele almayı hep erteledim durdum nedenini bilemedim bir şekilde. Sonunda yazmaya karar verebildim. Bir soru sorarak konuya da direkt giriş yapalım.

Foto muhabiri neden yalnız eden olmamalı?

Bu sorunun cevabını kendi deneyim ve gözlemlerime dayandırarak birkaç farklı maddede cevaplayabilirim. Bu sorunun cevaplarından birisi ekipman güvenliği olarak cevaplayabilirim. Bazen öyle ortamlarda çalışmak durumunda kalabiliyoruz ki, çevrenizde beliren bazı kişilerin ekipmanınıza göz koyduğunu ve gasp etme niyetinde olduğunu davranışlarından anlayabiliyoruz. Sizi yakın mesafeden takip etmeye başladıklarını, dikkatlerini çektiğiniz için aniden size doğru yeni bir yönelime girdiklerini, gözlerini ekipmanlarınız üzerinden ayırmadıklarını hem seze biliyor hem de fark edebiliyorsunuz. Hiçbir sohbetiniz yokken bile bu tür insanların size yaklaşıp "ne kadar bu aletler” diye sorması bile bazen tedirginlik verici olabiliyor. Issız bir yerde olmanız gerekmiyor bu endişeleriniz için. Ben ekipmanlarımı çaldırmadım ama niyetlenenler oldu. Örneğin Ankara’da Büyük Esnaf Mitingi öncesindeki günlerde yürüyüş yapan bir grup ile ara sokaklarda yürürken birkaç tanesinin makinelerin fiyatını sorup, benden alıp bir bakmak istedikleri oldu. Daha yakın bir tarihte Kurtuluş Parkı’nda saatlerce takip etmesini yaşadım. Deprem bölgesinde Hatay Kırıkhan’da bir yağmalanmış marketten çıkan 2 kişinin saklamaya çalıştığı fotoğraf makinelerimi fark edince peşime düşerek takip ettiklerini biliyorum. Birkaç depremzede ile sohbet ettiğim sırada bile sokağın köşesinden beni bekliyorlardı. 

Başka bir sebep olarak can güvenliğini sayabilirim. Bizim mesleğimizin amacı olaylara görsel tanıklık etmek. Kanıt toplamak aslına bakarsanız. Bu tarz tanıklıklar herkesin hoşuna gidecek türden bir tanıklık değil. Bu da belayı çağırmak demek. Bazı olaylarda o olayın geçtiği yerde fazla durmanınız başınıza iş açabilir. Yaptıkları şeyle adrenalin etkisiyle de kısa bir süre övünürler. Sonra kendilerine geldikçe yaptıklarının farkına vardıkça da sizin tanıklığınızdan rahatsızlık duyar ve bu sefer hedefine size koyar. Bu o an karar verilebilecek bir zaman dilimidir. Hızlı olunması ve uzaklaşılması gereken ortamların birisidir. 

Savunabileceğim bir başka neden de iyi birlikteliklerin, vahşi olmayan rekabetin içinde bulunabileceğiniz arkadaşlarınızın etrafta olması mesleki olarak gelişmenize katkıda bulunacaktır. Mesleki sohbetler, fotoğraf kritikleri, güncel olayları yorumlama, bilgi alışverişi o grup içindeki herkesi besler. Hatta bazı ortamlarda hayatta kalmanızı bile sağlar. Ben bu paylaşımları iyi bir şefin tarifini çok güzel yaptığı yemeğin tarifini bir süre sonra insanlarla paylaşması gibi değerlendiriyorum. Ömür boyu o güzel yemeğin arkasına saklanarak ömrünü geçirmez. Kendi geliştirmek için yeni tarif arayışına girmesinin onu geliştireceğini düşünürüm. Benzer şeyler de foto muhabirleri için geçerli. 

Bir de şöyle bakabiliriz herkesin her şeyi aynı derecede yaşaması mümkün değil. Psikolojisi, fiziki durumu, teknik yeterlilikleri, lojistik imkanları, kültürel durumları bu ayrımda etkili olur. Herkes bu paylaşımları kendisine saklayıp mezara götürseydi insanlığın gelişmesi imkânsız olurdu zaten. 

Belki eksiklikleri kalmıştır bu yazının ama bilgiyi mezara götürmeden paylaşmak önemli. Kimisi öyle uzunca yıllar beklemeden hemen de çevresi ile paylaşabilir kimisi ununu eleyince… benim için önemli olan o değerli şeyin paylaşılması. Sizi ve çevrenizdeki insanları bir zincire benzetirsem eğer. O zincir en zayıf halkası kadar güçlü olacaktır. Etrafınızda sizi, sizin onları güçlü yapacağınız insanlara yer açın. Bu zihniyete yer açın.