Michael Winterbottom'ın yönetmenliğini yaptığı 2002 yapımlı In This World (Bu Dünyada) filmi, Afganistan'daki mülteci krizi üzerine yoğunlaşan yarı-belgesel kurgu bir filmdir. Film, iki genç Afgan mülteci olan Jamal ve Enayatullah'ın Pakistan'dan İngiltere'ye uzanan zorlu yolculuklarını anlatır. Pakistan'daki bir mülteci kampında yaşayan Jamal ve kuzeni Enayatullah, insan kaçakçılarının yardımıyla Avrupa'ya kaçmaya çalışırlar. Pakistan'dan başlayan bu yolculuk, İran, Türkiye ve Avrupa'nın çeşitli ülkeleri üzerinden tehlikeli ve zorlu bir şekilde ilerler. Film, göçmenlerin karşılaştıkları zorlukları ve hayatta kalma mücadelelerini izleyiciye aktarmaya çalışmıştır.
Amatör oyuncular ve gerçek mültecilerin seçildiği filmde başrollerde Jamal Udin Torabi, Nabil Elouahabi ve Paul Popplewell oynamışlardır. Film, yarı belgesel türü ve doğaçlama çekim tarzıyla çekilmiştir. Dram ve belgesel türlerinin harmanlandığı bir yapım olarak bilinir.
Film, mülteci kamplarındaki çaresizlikle başlıyor. Pakistan'ın Peşaver şehirlerinde, Jamal bir mülteci kampında yaşamaktadır. Taliban rejiminden kaçan Afgan mültecilerden sadece biridir. Hayatları temel ihtiyaçlardan yoksun, sürekli bir belirsizlik içinde geçmektedir. Jamal, kamptakileri kabul etmiş gibi görünse de, gelecek için umutları vardır ve bir çıkış yolu aramaktadır. Bu iki genç, göçmen kaçakçılarının aracılığı ile yasadışı bir şekilde İngiltere'ye gitmeye çalışırlar. Bu karar, iki kuzenin hayatlarını sonsuza kadar değiştirecek zorlu bir yolculuğun başlangıcıdır. Pakistan'dan başlayan bu yolculukta, İran, Türkiye, İtalya ve Fransa gibi ülkelerden İngiltere'ye ulaşmayı hedeflerler. Ancak bu rota insan kaçakçıları tarafından kontrol edilen, aşırı tehlikeli ve çoğu zaman da ölümcül sonuçları olan bir rotadır.
Yolculuk boyunca karakterlerin karşılaştığı zorluklar son derece gerçektir. İlk olarak, Pakistan'dan İran'a geçmek için insan kaçakçılarına yüksek miktarda para öderler. İran'da, sürekli sınır polislerinden kaçmak zorunda kalırlar ve daha güvenli rotalara geçmek için kaçakçılarla işbirliği yaparlar. Yolculuk, Türkiye'ye doğru ilerlerken daha da zorlaşır. Gittikleri her ülkede, göçmenlerin karşı karşıya kaldığı tehlikeler giderek artar.
Filmin en can alıcı yerlerinden biri de, Enayatullah ve Jamal'ın İtalya'dan İngiltere'ye giden bir kargo konteynerine gizlice bindikleri sahnedir. Onlar gibi birçok mülteci, bu metal kutunun içinde havasız bir şekilde İngiltere'ye ulaşmaya çalışmaktadırlar. Ancak bu kısım, yolculuğun ne kadar da zor olduğunu göstermektedir. Konteyner içinde havasız kalan mültecilerin birçoğu hayatta kalamazken, Jamal, bu konteynerden sağ çıkan nadir insanlardan biridir, ancak bu durum onun için büyük bir travma yaratmıştır. Jamal, kendisini İngiltere'de bulan tek kişi olarak, kuzenini kaybettiği derin acıyı içinde sürekli yaşatır.
Film, Jamal’ın İngiltere’ye varışıyla sona erer. Ancak mutlu bir son yoktur; İngiltere’ye varmış olsa da Jamal’ın geleceği hala belirsizliklerle doludur. O artık ne Afganistan’da güvendedir, ne de İngiltere’de bir geleceği garanti altındadır. Jamal’ın yaşadığı bu acı gerçek, mülteci olmanın her anında var olan büyük bir belirsizliği ve güvensizliği simgelemiştir.
Michael Winterbottom, filmi mümkün olduğunca gerçekçi bir şekilde sunmayı amaçlamıştır. Filmde el kamerası sıkça kullanılmıştır. Bu teknik, seyircinin karakterlerin yaşadığı anlara doğrudan tanık olmasını sağlamış ve seyircide bir "orada olma" hissi yaratmıştır. Görüntüler titrek ve yer yer kaotiktir. Ancak bu da karakterlerin zorlu koşullarını daha etkili bir şekilde yansıtmak için yapılmıştır. Ayrıca film, Pakistan, İran, Türkiye ve diğer ülkelerde gerçek mekanlarda çekilmiştir. Filmde kullanılan bu gerçek mekanlar, göçmenlerin içinde bulunduğu zorlukları ve tehlikeleri daha etkileyici bir şekilde göstermiştir.
Film hakkında birkaç eleştiride yapılmıştır. Bunlardan birisi Die Welt dergisinden Peter Zander şunları yazmıştır: 'Film bir dokümanter filmin gerçekçiliğini taşımadığı gibi, bir kurgu filmin canlılığını da taşımıyor." Film spiegel de ise 'Winterbottom'ın sadece bir durumu dokümante ettiğini, mülteciliğin nedenlerini ve arka planını karanlıkta bıraktığını, hiçbir çözüm önermediğini' yazmıştır.
Özetle film, insan kaçakçılığını, mültecilerin insanlık dışı koşullarda yaşam mücadelesini, savaşın getirdiği yıkımı, vatan hasretini ve umuda yolculuk gibi temaları işlemiştir. Jamal ve Enayatullah’ın hikayesi, dünyadaki binlerce mültecinin yaşadığı gerçek bir mücadeleyi sembolize etmiştir. Film, izleyiciyi empati yapmaya, göçmenlerin ve mültecilerin yaşadığı insani dramı daha yakından anlamaya davet etmiştir diyebiliriz. İyi seyirler...