Ridley Scott’ın 2023 yapımı olan Napolyon filmi, tarihin en büyük askeri dehalarından biri olan Napolyon Bonapart’ın yükselişini ve çöküşünü anlatan tarihi bir biyografi-dram filmi olarak karşımıza çıkıyor. Başrolde Joaquin Phoenix’in Napolyon’a hayat verdiği bu yapım, onun sadece savaş alanındaki başarısını değil, aynı zamanda kişisel hayatındaki karmaşıklıklarını da gözler önüne seriyor. Film, özellikle Napolyon’un hem askeri başarısını hem de eşi Josephine ile olan fırtınalı ilişkisini konu edinerek tarihi ve de psikolojik bir anlatı ortaya koyuyor. Filmin oyuncu kadrosunda; Joaquin Phoenix ve Vanessa Kirby dışında Tahar Rahim, Rupert Everett, Ben Miles, Ludivine Sagnier, Matthew Needham, John Hollingworth, Youssef Kerkour ve Sinead Cusack gibi oyuncular rol almışlardır.
Film, Napolyon’un 18. yüzyıl sonlarında Fransız Devrimi sırasında güç kazanmasıyla başlıyor. Korsikalı bir topçu subayı olan Napolyon, Fransız Ordusu’nda yükselerek kısa sürede stratejik askeri dehasını kanıtlıyor. Ardından 1799’daki Brumaire Darbesi ile Fransa’nın birinci konsülü oluyor ve 1804’te imparatorluğunu ilan ediyor. Ancak Napolyon’un kaderi yalnızca savaş meydanlarında değil, saray entrikaları ve kişisel ilişkilerinde de şekilleniyor. Filmde, onun hayatındaki en önemli kişilerden biri olan Josephine ile olan fırtınalı ilişkisine de odaklanılıyor. Ridley Scott, Napolyon’un en büyük savaşlarını ve siyasi hamlelerini sinematik bir dille aktarırken, onun psikolojisine de iniyor. Zaferlerle dolu yükselişi, Rusya Seferi’nin felaketi, Elba Adası’na sürgünü, yüz günlük dönemi ve nihayetinde Waterloo’daki kesin yenilgisi gibi kritik olaylar, filmde büyük bir yer tutuyor. Ancak Ridley Scott’ın anlatısı, Napolyon’un sadece zaferlerle dolu bir figür olmadığını, aksine, tutkularının, hatalarının ve hırslarının onu nasıl felakete sürüklediğini de işliyor.
Filmdeki karakterlere gelirsek; Napolyon Bonapart'ı canlandıran Joaquin Phoenix, Napolyon rolüyle karşımıza çıkıyor. Phoenix, Napolyon'un hem otoriter hem de zayıf yönlerini başarılı bir şekilde canlandırıyor. Filmde onun savaş stratejilerini, kibirli ve hırslı yanlarını, aynı zamanda Josephine’e duyduğu takıntılı aşkı da görüyoruz. Phoenix’in oyunculuğu, Napolyon’un psikolojik iniş çıkışlarını derinlemesine yansıtarak karakteri daha insani kılmıştır. İkinci en önemli karakter olan Josephine Beauharnais karakteri ise Napolyon’un hayatındaki en önemli kişilerden biridir. Onun büyük aşkı olan, ama aynı zamanda en büyük zaafı olan Josephine karakterini de Vanessa Kirby canlandırmıştır. Kendisi filmde, Josephine’in hem güçlü hem de kırılgan yönlerini büyük bir ustalıkla canlandırıyor. Josephine’in Napolyon üzerindeki etkisi ve onun imparatorluk hayallerine karşı duyduğu kayıtsızlık, filmde önemli bir dramatik unsur oluşturmuştur. Talleyrand (Ben Miles) karakteri de Fransız diplomasisinin en kurnaz isimlerinden biridir. Talleyrand, Napolyon’un en yakınındaki insanlardan biri olarak filmde yer alıyor. Ancak onun politik manevraları, Napolyon’u hem yükseltip sonrasında da sonunu hazırlayan etkenlerden biri haline de getiriyor. Diğer önemli karakterlerden biriside Paul Barras karakteridir. Tahar Rahim'in canlandırdığı bu karakter Fransız Devrimi sonrası dönemde önemli bir figürdür. Barras, Napolyon’un ilk siyasi yükselişinde ona destek olan kişilerden biridir. Ancak aralarındaki ilişki zamanla karmaşık bir hal almıştır.
Filmin ilk ana temasını güç ve yalnızlık olarak söyleyebiliriz. Napolyon, büyük bir imparator olabilir ama kişisel hayatında derin bir yalnızlık içindedir. Onun hırsı ve savaşma bilgisi, sonunda onu izole olunmuş bir yaşama sürüklüyor. Josephine’e olan takıntısı da aslında Napolyon’un en insani yönlerinden biridir. Film, Napolyon’un zirveye çıkışını görkemli bir şekilde anlatırken, onun çöküşünü de aynı derecede trajik bir şekilde gösterir. Waterloo Savaşı, bu düşüşün zirvesi olarak filmde etkileyici bir sahne olmuştur. Ayrıca Napolyon’un zaferleri ne kadar görkemli olsa da, savaşın acımasız ve yıkıcı doğası da film boyunca hissediliyor.
Filme teknik yönden de bakacak olursak, filmin görüntü yönetmenliğini Dariusz Wolski üstlenmiştir. Scott, geniş açılar, doğal ışık kullanımı ve az önce bahsettiğim gerçekçi savaş sahneleriyle dönemin atmosferini başarılı bir şekilde yansıtmıştır. Özellikle Austerlitz ve Waterloo gibi savaşlar, güçlü bir sinematografiyle çekilmiştir.
Özetle Napolyon filmi için, klasik bir tarih filmi olmanın ötesinde, bir adamın efsanevi yükselişinin ve trajik düşüşünün, psikolojik bir durum portresidir diyebiliriz. Napolyon’un askeri zaferlerinden çok, onun insani yönlerini anlamamıza olanak tanıyan filmde, Ridley Scott, devasa savaş sahneleriyle Napolyon’un iç dünyasına da önem vererek, seyirciye hem ihtişamlı hem de melankolik bir anlatı yapmıştır. Joaquin Phoenix ve Vanessa Kirby’nin başarılı oyunculukları da görsel olarak etkileyici sahnelerle birlikte oldukça etkileyici olmuştur. Film, krolonojik olarak bilgi verici bir anlatıya sahip olduğu için, tarih meraklılarının da özellikle izlemelerini tavsiye ederim iyi seyirler...