Ülkemizde yaklaşık bir ay kadar önce yerel seçimler gerçekleşti. Bulunduğumuz bölgeyi yönetmesini istediğimiz yerel yöneticilerimize karar verdik. Halk hangi adaydan memnun ise gitti oyunu da ona verdi. Dünyada da ülkemizde seçimler bitmez ama zamanında ama erken yüzlerce binlerce seçim yaşandı bu güne kadar da. Kimi aday tekrar seçildi kimi ise tekrar aday bile olmazken/olamazken kimisi de ilk kez adaylık heyecanı tattı.
Genellikle seçimler öncesi de foto muhabirleri bulundukları bölgede seçim yarışını afişler ve pankartlar ile anlatmak için fotoğraflar çekerler. Seçim atmosferini izleyenlere aktarmaya gayret ederler. Ekibi güçlü ve maddi imkanları daha geniş olan adaylar genellikle daha fazla ve büyük afişlerini insanların dikkatini en çok çekebilecek noktalara asarak seçmeni etkilemeye, kendilerini hatırlatmaya, seçmenin oy kabinine girdiğinde kendisine oy vermesinden etkili olmaya çalışırlar.
Foto muhabirleri de kendi pencerelerinden ve / veya bağlı çalıştıkları kurumum savunduklarını da dikkate alarak adayların savundukları şeylerle paralel, destekleyen ya da zıttına kanıt oluşturacak fotoğraf çekme telaşına düşerler. Kimi zaman adaylar arasındaki yarış o kadar baş başadır ki bu çekişmeyi anlatma gayretinde de olurusunuz. Ya da bir adayın seçilmesi garanti ve fark atarak gerçekleşecektir, o zaman da bu farkı anlatacak görsel arayışı içinde olursunuz. Foto muhabirinin gözlem ve gündemi okuma yeterliliği bu fotoğrafların çekilmesini hızlandırabilir. Aksi takdirde saatlerce sokaklarda dolaşıp bunun gibi görsel arayışında olursunuz.
Bir seçim döneminde foto muhabiri Hasan Aydın tarafından çekilen bir seçim dönemi fotoğrafı benim hep hoşuma gitmiş ve döneminin seçim atmosferini çok iyi anlatan bir örnek olarak hep zihnimdeki yerini korumuş bir fotoğraf olmuştur.
Hasan Aydın o dönem Anadolu Ajansı’nda çalışıyormuş. Bir görevini tamamlamış diğer Kocatepe Camii’ndeki görevine yürüyerek gidiyormuş. Yine yakın bir zamanda da genel seçimler yapılacakmış. Dönemin aynı seçmen kitlesinin oyuna talip olan iki merkez sağ partisi Doğru Yol ile Anavatan Partisi seçimlerden birinci çıkarak iktidar olabilmek için yarışıyorlarmış. Kafa kafaya giden bir seçim dönemi imiş. Doğru Yol Partisi’nin başında Tansu Çiller, Anavatan Partisi’nin başında da Mesut Yılmaz bulunuyormuş.
Aydın, Akay yokuşunu çıkarken trafik ışıklarının arkasındaki açık hava reklam tabelalarında siyasi partilerinin afişlerinin yapıştırıldığını fark etmiş. Normal boyda bir insanın kolaylıkla ulaşamayacağı bir seçim pankartının bir kısmının koparıldığını görmüş. İki farklı siyasi partinin üst üste yapıştırılan pankartlarından üsttekinin alt bölümü yırtılmış ve ortaya burnundan üstü Tansu Çiller, burundan altıda Mesut Yılmaz olan bir görüntü çıkmış ortaya.
Tüm görevler tamamlandıktan sonra büroya dönen Aydın’ın filmleri kimyasallar ile yıkanmış, fotoğraf ortaya çıkmış. Bahsi geçen seçim fotoğrafı abonelere servis edilecekmiş fakat nasıl bir başlık ve altyazı ile servis edileceği konusunda zorlanıyormuş Hasan Aydın. O sırada mesleğin duayenlerinden Berat Yurdakul ağabey çok güzel bir fotoğraf altı yazmasının ardından fotoğrafı servis etmişler. Fotoğraf adını kazı kazan denilen bir şans oyunundan almış. Bu isimle de fotoğraf çok örtüşmüş, tam bir seçim dönemi fotoğrafı olmuş ve oldukça fazla sayıda gazete de yer almış.
Yeri ve zamanında çekilen bir fotoğraf örneğini daha sizlere sunmuş oldum.