Bugün için başka bir yazı konusu için hazırlıklarımı yapıyordum. Şehir dışındaki işlerim nedeniyle gündemi sosyal medya üzerinden takip etmeye gayret ediyorum. Öğle saatlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) gerçekleşen çok önemli bir ziyaretin görüntülerini izlerken yazı konumu değiştirmeye karar verdim.
Geçen hafta Salı günü TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un TBMM’deki makamında CHP Genel Başkanı’nı ziyaretini bizzat dar TBMM koridorunda yüze yakın gazeteci ile birlikte fotoğraflamıştım. Bu hafta şehir dışında olduğum için TBMM’deki makamında, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ziyaret etmesini sosyal medyadan takip ettim.
Geçen hafta içinde olduğum kalabalık hatta çok kalabalık bir gazeteci grubu da bu buluşmayı takip ediyordu. Aslında gazeteciler bu tarz ziyaretlere yabancı değiller. Özellikle meslekte önemli bir deneyime sahip olan gazeteciler yıllar öncesinden aşinalar. Özellikle kameraman ve foto muhabirlerinin adeta alt alta üst üste bu tarz görüşmeleri görüntüleme çabaları bu tarz görüşmelerin klasik kamera arkası yaşananlarıdır.
Yıllar içerisinde yaşanan değişimden şikayetimi bu köşeyi takip eden okuyucular bilirler. Basın kurumlarında çalışan foto muhabiri sayısının azaltılmasından (yaşanan dönüşümle görsel haberci de diyebiliriz, çünkü birçok kurumda çalışan foto muhabiri özellikle yabancı ajanslarda çalışanlar fotoğraf ile birlikte gittikleri haberlerde video çekimleri de yaparak kurumlarına video desteği de sağlamaktalar.) şikâyet ediyorum. Basın kurumlarının sayısının artması ile birlikte, reklam pastasından alınan payın düşmesi ve gelir kalemlerinin azalması, ücretsiz dağıtılan görseller ya da ya da basın kurumlarının birbirlerinin foto muhabiri kameraman ya da muhabirinin çektiği görüntüleri haberleri kullanmaları, az personel ile çok iş yapma anlayışı görsel habercilerin sayısının artmamasında hatta azalmasında önemli bir etken.
Bir dönem gazetelerin bürolarında ihtisas muhabirleri, foto muhabirleri olurdu. Gazetelerin Ankara bürolarında da bu ayrımı görebilirdik. Spor servisinde ayrı, çalışma hayatını takip eden ayrı, eğitim, dışişleri, içişleri, ulaştırma, kültür ve turizm bakanlıklarını ayrı, çalışma bakanlığı ve sendikaları ayrı, askeri kurumları takip eden ayrı, adliye ve yargı konularında ayrı, TBMM’yi ayrı bir ekip, cumhurbaşkanlığını ayrı, başbakanlığı ayrı bir ekip, enerji konularını ayrı, ekonomiyi ayrı bir muhabir takip ederdi. Bu ayrışma muhabirlerin alanlarında uzmanlaşmalarını sağlar, konularına hakim olmalarını, kolay kolay kandırılamayacak bir seviyeye ulaşmalarını sağlar “konunun jargonunu” bilirlerdi. Haber kaynakları gelişir, çoğalır ve haber atlatmak için imkanları olurdu.
Foto muhabirleri sayısı diğer muhabirlere göre az olurdu fakat. Spor servislerinde ve TBMM’de genellikle sabit kişiler çalışırdı. Onlar da böylelikle alanlarında bir nevi uzmanlaşmış olurlardı. Foto muhabirleri birçok kurumun genel işleyişini bilir ama genel bir bilgiye de sahip olurlardı. Onların işi zaten ayrı bir uzmanlık gerektiren bir meslek, bir iş. Teknik, sanat ve gündem konusunda çok iyi olmaları fotoğraflarının iyi olmasını sağlayan unsurlar. Mesleğe yeni başlayan muhabirler hemen bir uzmanlık alanı edinemezlerdi. Biraz tecrübe kazanan ve gittiği görevi layığı ile yapacağını kanıtlayan bu muhabirlere “joker” derdik. Her alanda görevlendirilebilirler, farklı alan ve konularda haber yazmaları beklenir ve talep edilirdi.
Bu yazıyı TBMM’de izlediklerim üzerine yazmaya başlasam da daha geniş bir zaman dilimi içinde çok sık rastlanan bir durum aslında. Yıllar öncesinde muhabirlerinde fotoğraf makineleri olur çok ani gelişen bir olay ya da basit bir portre fotoğrafı çekilmesi gerektiğinde muhabirlerden bu fotoğraflar talep edilirmiş. Günümüzde, basın kurumları muhabirlerinden sadece haber değil, özel röportaj, gündem takibi, ayrıca da takip ettikleri haberlerin fotoğraf ve videolarını da çekmelerini bekliyor. Video ve fotoğrafı aynı anda çekmek imkansızlaşınca da çektikleri videolardan ekran görüntüsü alarak haberlerinde, sosyal medya hesaplarında kullanıyorlar.
Burada tüm dengeler bozuluyor. Kendi içlerinde bir denge yaratabilen görsel haberciler artık bir de muhabirlerle bir çekişme içine girmek durumunda kalıyor. Aniden elindeki telefonu rahatlıkla kullanabilen bir muhabirin telefonunu kendi kadrajı içerisinde bulabiliyor. “Temiz” bir fotoğraf karesi için çabalayan görsel habercinin tüm emeğini heba edebiliyorlar bir küçük hamle ve an için. Ayrıca çok fazla sayıda görüntü çekmeye çalışan gazeteci ortamda daha fazla kargaşaya neden olduğu için de görsel habercilerin çalışma alanları gitgide daha da kısıtlanıyor. İkili görüşmelere artık alınmıyoruz. Yazının başlığında da belirttiğim gibi işi yaşanan olayı görüntü ile aktarma üzerine olan bizlerin yaptıkları değersizleştirilmekte. Alanında uzmanlaşma okuyucuya saygı için de çok önemli, en iyi görseli hakkettikleri gibi en iyi haberi de hak ediyorlar.