Zeugma Antik Kenti, hem tarihi zenginliğiyle hem de arkeolojik değerleriyle büyüleyici bir yapıya sahip. Bugünkü yazıda Zeugma Antik Kenti'nin tarihçesine değineceğiz.

Gaziantep il sınırları içinde, Fırat Nehri kıyısında yer alan bu antik şehir, Helenistik dönemde Büyük İskender’in generallerinden Selevkos Nikator tarafından M.Ö. 300’lerde kurulmuştur. "Zeugma" kelimesi, Yunanca'da "köprü" ya da "geçit" anlamına gelir ve antik dönemde kentin bu konumu, doğu ile batı arasında bir geçit noktası olmasıyla büyük önem kazanmıştır.

Zeugma, Roma döneminde altın çağını yaşamış bir ticaret ve kültür merkeziydi. Kentin bu dönemdeki refahı, aristokrat ailelerin Fırat kıyısındaki muhteşem villalarında yaptırdığı mozaiklerle de kendini gösterir. Özellikle, bugün "Çingene Kızı" olarak bilinen mozaik, Zeugma'nın simgesi haline gelmiş ve dünyanın dört bir yanından ziyaretçilerin ilgisini çekmiştir. Bu mozaikler, Roma dönemi sanatının ne kadar ileri bir seviyeye ulaştığını ve günlük hayatın estetik bir parçası haline geldiğini gözler önüne serer.

Zeugma’nın kaderi, M.S. 256 yılında Sasani İmparatorluğu'nun saldırısıyla değişmiştir. Şehir kısmen tahrip olmuş ve zamanla terk edilmiştir. Ancak kentin asıl çöküşü, modern dönemlerde Birecik Barajı'nın inşası sırasında yaşandı. Barajın suları altında kalan kısmıyla birlikte, Zeugma'nın önemli bir bölümü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Neyse ki, 1990’larda yapılan kazı çalışmalarıyla kurtarılan mozaikler ve diğer tarihi eserler, Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi’nde sergilenerek geleceğe taşınmıştır.

Zeugma’nın önemi sadece sanatla sınırlı değildir. Kentin kozmopolit yapısı, doğu ve batı kültürlerinin bir arada var olduğu bir mozaik gibidir. Hem Yunan-Roma kültürüne hem de Pers etkilerine sahip olan Zeugma, ticaret yolları üzerinde olması sebebiyle bir kültürel buluşma noktasıydı. Bu çok kültürlü yapı, kentin her köşesinde kendini hissettirir.

Bugün Zeugma, Türkiye'nin en önemli arkeolojik miraslarından biri olarak kabul ediliyor. Hem bilim insanları hem de tarih meraklıları için eşsiz bir araştırma sahası olmanın ötesinde, bu antik kent, insanlık tarihinin derinliklerine uzanan bir pencere sunuyor.