Lohusalık depresyonu, doğum sonrası kadınların yaşadığı duygusal ve psikolojik bir durumdur.

Kendini çaresiz hissetme, genel olarak ne olduğunu ilk zamanlar algılayamama hali, yeni bir hayata alışmaya çalışmak... Hayatın bize sunduğu çoğu rutinlerinden bir süreliğine vazgeçmektir aslında lohusalık... Eşten tutun da sosyal çevrenize kadar var olduğunuz ortamlardan bir süreliğine izole olma durumudur bana göre.

Çoğunlukla doğumdan sonraki ilk birkaç hafta içinde başlar ve ruh hali değişiklikleri, anksiyete, huzursuzluk ve depresyon gibi belirtilerle kendini gösterir. Lohusalık depresyonu, yalnızca hormonal değişikliklerden değil, aynı zamanda çevresel, psikolojik ve ilişki faktörlerinden de etkilenebilir. Bu depresyonun, kadının partneriyle olan ilişkisi üzerinde de önemli etkileri olabilir. Kadının duygusal olarak daha kapalı, huzursuz ve endişeli hissetmesine yol açabilir. Bu durum, partneriyle iletişim kurmada zorluklara neden olabilir. Kadın, destek arayışı içinde olsa da kendini izole edebilir. Bu da çiftler arasında duygusal mesafeye yol açabilir. Lohusalık depresyonu yaşayan kadınlar, bedensel değişikliklerden (örneğin doğum sonrası fiziksel iyileşme, emzirme süreci) ve ruhsal sıkıntılardan dolayı cinsel isteksizlik yaşayabilir. Bu, çiftin cinsel yaşamını olumsuz etkileyebilir ve aralarındaki fiziksel yakınlığı azaltabilir. Cinsel ilişkilerdeki bu azalma, eşlerin duygusal bağlarını etkileyebilir.

 Kadınların ebeveynlik rolünü yerine getirirken yaşadığı stres ve yorgunluğu artırabilir. Yeterli destek alamadıkları durumlarda, eşler arasında ebeveynlik yükü ile ilgili anlaşmazlıklar ortaya çıkabilir. Bu, çiftin arasındaki gerilimi artırabilir ve ilişkinin zayıflamasına yol açabilir.  Bu süreç doğru destekle yönetildiğinde, eşler arasında güçlü bir bağ oluşturan bir süreç olabilir. Eşinin duygusal desteği, depresyonun hafiflemesine yardımcı olabilir. Eşin anlayışı, sabrı ve aktif desteği, depresyonu yaşayan kadının iyileşme sürecini hızlandırabilir ve ilişkiyi güçlendirebilir. Bu süreç kadın bebeğine alışmaya çalışırken kadının kendisini yalnız hissetmesine yol açabilir. Bunun sonucunda, sosyal etkinliklere katılmama veya arkadaşlarla ve ailesiyle olan iletişimde azalma görülebilir. Bu yalnızlık duygusu, partnerle olan ilişkide de olumsuz bir etki yaratabilir.

Lohusalık nasıl yönetilmeli derseniz  bu süreç  profesyonel yardım almayı gerektirebilir diyebilirim. Psikoterapi, çift terapisi hem kadının iyileşmesine yardımcı olabilir hem de ilişkinin yeniden sağlıklı bir hale gelmesine katkı sağlar. Partnerlerin birbirlerini anlaması ve desteklemesi, lohusalık depresyonunun hem kadının hem de ilişkinin üzerinde yarattığı olumsuz etkileri azaltabilir. İyi bir iletişim ve empati, çiftlerin bu zor dönemi atlatmasına yardımcı olur. Unutulmaması gereken ise eşlerin bu süreçte yoğun bir şekilde eşlerine destek olması gerektiğidir. Çünkü aile olmak bunu gerektirir.