Kasvetli Mart ayının son günlerini geride bırakmış, tatsız 1 Nisan şakalarını savuşturmuş, soğuk ve kasvetli bir Pazar sabahına uyanmışken, kitaplığım ve kitaplarım takıldı gözüme.
Sabah rutinleri biter bitmez el atayım dedim. Güzelce tozlarını alır, dağınıklığı giderir, kitaplarıma bir bir el sürer, son zamanda neleri karıştırmışım, nelere göz atmışım bir bakarım diye düşündüm.
Akabinde, işe girişmem ile elimin dokunduğu ikinci kitaba bir göz atayım derken; Thomas More’un Utopia kitabından altını çizdiğim şu cümleler çıktı karşıma;
“Anvers’te pek çok insanla tanıştım, ama bağlandığım en hoş insan Anversli Peter Giles oldu. Yurttaşları arasında çok saygılı bir yeri olan bu dürüst genç kültür ve ahlakıyla daha da büyük saygıya layıktır. Bilgisi ne kadar derinse, huyu da o kadar iyi. Yüreği herkese açık; ama dostlarına o kadar candan, o kadar vefalı bir sevgiyle bağlıdır ki, kendisine dostluğun pürüzsüz bir örneği dense yeridir. Alçakgönüllü, gösterişsiz, sade ve ölçülü bir insan. Nükteli konuşmasını bilir ve şakası hiç kabalığa kaçmaz.”
Sizler de okuyunca gördünüz sanırım, gerçekten tam bir Ütopya. Bu cümleyi kurduğum esnada ise gülümsediğimi de söylemek istiyorum. Neden mi; dönüp etrafıma baktığımda, gerçeklik bir tokat gibi çarpıyor yüzüme de o yüzden.
Nobran, saygısız, dedikoducu ve kötü kalpli insanlar yumağı her yerde.
Günümüz gerçekliği Thomas Hobbes’in dediği gibi, “insanı insanın kurdu” olmaya mı itiyor, yoksa ahlak üzerine başka bir bakış açısıyla mı bu kötülükleri tarif etmeli bilemiyorum.
Netice olarak; siz siz olun, kalbinizi temiz tutun, zorbalar ve kalbi kara insanlar her yerdeler. Ancak hayat onlar için çok daha zor.
Neden mi?
Çünkü; sevgi hayattır.
Sevmeyi, insana ve doğaya dokunmayı bilmeyenler, asla gerçek mutluluğa erişemezler.
Bu arada bu kitaplık işleri hep yarım kalıyor, bir başka pazara diyerek okumalar, okumalar…
Sevgiyle kalın…