Dünya dönmeye devam ediyor. Yeni bir yıla girdik diye hızından hiçbir şey eksilmedi. Zaten inanılmaz bir tempoda bir 2023’ü kapattık. Ülkemiz adına da çok üzücü bir şekilde başladık. Depremle yıkıldık, üstüne sel felaketleri ile de dibe vurduk moral olarak. Seçimler çok yorucu oldu muhalefet ülke için. Futbolda yaşanan şiddet, milletvekilinin kürsüde Yılın son günlerinde gelen 12 şehit haberi dağladı yüreklerimizi. Fas ve Libya’daki deprem ve sel felaketlerinin üstüne İzlanda adasındaki yanardağ patlaması ile nefesimiz sıkıştı.
Yeni yılın ilk günü Japonya’da 7,6 büyüklüğündeki deprem içimizdeki korkuyu alevlendirdi yeniden. Lakin o büyüklükteki bir depreme rağmen can kaybının çok az oluşunu da kendi adımıza sorguladığımız bir an oldu. Japonya deprem ile uğraşırken bir de uçak kazası haberi ile sarsıldı. Japonların o felaket anlarında dahi sakinliklerini koruyabilmeleri büyük bir takdir topladı.
İsrail’in saldırılarında 23 bin Filistinli hayatını kaybetti geçen yıldan bugüne kadar. Gazze’de 105 gazetecide İsrail saldırıları ile öldü. Bir savaşta en çok gazetecinin öldürüldüğü savaş olarak kayıtlara geçti bu savaş.
“Biri ışıkla yazıyor, biri ipucuyla yazıyor.”
Yaşadığımız bu dönemde yeni yeni tartışılan fakat henüz bir konuda ortak bir kanaat ve yasal mevzuata sınırları ulusal veya uluslararası hukukta henüz çizilmemiş bir konuda ilginç bir gelişme oldu.
Konumuz yapay zeka ve yapay zeka ile kolaj ile ortaya çıkarılan farklı görseller.
52 yaşındaki Alman fotoğraf sanatçısı Boris Eldagsen yapay zeka ile ürettiği bir fotoğrafı ile Sony Dünya Fotoğrafçılık yarışmasına katılıyor ve bu ödülü kazanıyor. Eldagsen ödülü kazanana kadar yarışma organizasyonuna görselin yapay zeka ile oluşturulduğuna ilişkin herhangi bir bilgi vermiyor. Yarışma organizasyonu Eldagsen’in kazandığını ilan etti. Ardından Eldagsen ödül töreninde ödülü reddetti. Verdiği röportajlarda nedeni şöyle açıklıyor Eldasen:
“Bunu yapay zeka ile fotoğraf arasındaki farkın test edilmesini istediği için yaptım.
Başvurumla yapay zekanın fotoğraf alanında tartışılmasını amaçladım. Bu bir testti. Fotoğraf yarışmalarının katılım koşullarını değiştirip değiştirmediğine bakıyordum. Kimse koşulları değiştirmemişti. Sonra kendi kendime düşündüm, bir test yapacağım ve ne kadar ilerleyebileceğimi göreceğim ve resimlerimden birinin finalistler arasında yer alacağını, hatta ödül kazanan olarak seçileceğini beklemiyordum. Gönderirken başka bir bilgi vermedim, aksi takdirde bu bir test olmazdı. Bu tek resim, The Electrician, üç kez finalistler arasına girdi ve bir kez seçildi.
Belki yeterince iyi yapıldığında yapay zeka görüntüleri hiç kimse tarafından fotoğraftan ayırt edilemeyebilir. Yine de fotoğrafçılığı seviyorum, yapay zeka ile görüntüler üretmeyi seviyorum ama fark ettim ki bunlar aynı değil. Biri ışıkla yazıyor, biri ipucuyla yazıyor. Birbirine bağlılar, görsel dil fotoğrafçılıktan öğrenildi ama artık yapay zekanın kendine ait bir yaşamı var. Eğer insanlar susmak ve bu konuda konuşmamak istiyorsa bu yanlıştır.”
“Biri ışıkla yazıyor, biri ipucuyla yazıyor.” Eldagsen’in bu cümlesi çok önemli. Fotoğrafı fotoğraf yapan en önemli şey ışık. Diğer eklemeleri de ben yapayım, Her çekilen fotoğraf aslında birer o andır. O an sabitlenir fotoğrafla. Enstantane ve diyafram da etkiyi kuvvetli kılmak için kullandığımız ayarlar. Bunların birleşimi ile foto muhabirinin, fotoğrafçının yeteneklerinin bir birleşimi ile ortaya çıkan şey fotoğraf. Yapay zekanın verilen anahtar kelimeleri neyi referans aldığı önemli.
Birçok uluslararası yarışma bu alanda ayrıca yarışma başlıkları açarak yapay zeka oluşturulan görsellere yer veriyor artık. Yapay zekayı dışlamadan bir çözüm geliştirme çabalarına destek veriyorlar. Diğer bir taraftan ise yapay zeka ile oluşturulan görsellerin telifi konusunda da tartışmalar devam ediyor. Uzun bir tartışma süreci olabilecek gibi duruyor.