Sevgili okur merhaba,
90’lı yılların sonu ile 2000’li yılların başını Ankara’da geçiren akranlarım hatırlayacaklardır. Konur sokakta çokça kitapçı bulunmaktaydı. Sokak bugünkü gibi dar ve işgal edilmiş de değildi. Sahi ne zaman bu hale geldi. Kim bu dükkanların üzerlerinin kapanmasına ve sokağı şuanki haline gelecek şekilde işgal etmesine müsade etti.
Şehrin bir hafızası var elbet, ama ben hatırlayamıyorum. İşte insan, beşer şaşar misali. Aranızda hatırlayanlar çıkacaktır elbet. Velhasıl Konur sokağın güzel zamanlarıydı. Okul çıkışı, dershane giriş saatlerinde, Dost, İmge, Turhan, Bilim ve Sanat Kitabevlerinin dolup taştığı zamanlardı.
Unutmadan geçemeyeceğim birde “Papağan” vardı. Bugün yerinde yeller esmiyor da dönerci var galiba, tavuk döner ayran, kaçı kaç kuruş bilmiyorum. Yok efendim, döner sevmediğimden değil, bu bizim “Papağan” pidecisine olan vefamdan dolayı. Nedense o dükkandan bir şey yemek hiç içime sinmiyor.
Bugünlerde ise kent hafızası adına bir başka konu kurcalıyor aklımı. Bilmem siz de dikkat ettiniz mi? Kentin farklı noktalarında bulunan heykellerin, yapım zamanları, eser sahibi sanatçıları, ne anlatmak istediği, yapım aşamasına ait bir hikayesinin olup olmadığı noktasında bütüncül bir rehber yok. Oysa kentin hikayesini anlatan en önemli eserler heykellerdir. Bu noktada şehrin heykellerini ve hikayelerini anlatmayı istediğim bir çalışma da yapmayı planlıyorum. Tabiki sizlerle de paylaşacağım.
En yakın zamanda Burhan Alkar’ın barış heykeli ile başlamak üzere, sevgiyle kalın…