Roman Polanski'nin 1974 yapımı Çin Mahallesi orijinal adıyla "Chinatown" filmi, Amerikan sinema tarihinin suç draması türünde olan filmlerinden birisidir. Robert Towne'ın senaryosunu yazdığı ve Polanski'nin yönettiği bu film izleyiciyi 1930'ların Los Angeles'ına götürerek karmaşık bir dedektif hikayesi anlatır. Başrollerinde Jack Nicholson, Faye Dunaway ve John Huston gibi yıldız oyuncular rol almışlardır. Film, estetik anlayışı, hikaye yapısı ve oyunculuk performansları ile sinema tarihinde önemli bir yer edinmiştir.

Çin Mahallesi filminde, özel dedektif J.J. Jake Gittes'in (Jack Nicholson) hikayesi anlatılmıştır. Film, Gittes'in Evelyn Mulwray (Faye Dunaway) adlı bir kadının kocasını takip ettirmesiyle başlar. Evelyn'in kocası Hollis Mulwray, Los Angeles Su ve Enerji Departmanı'nın başındadır. Gittes, Hollis'in bir su komplo planının parçası olduğunu öğrenir. Ancak, işler hızla karışır ve Hollis, su deposunda ölü bulunur. Gittes, bu olayın sadece bir cinayet olmadığını, şehrin su kaynaklarıyla ilgili daha büyük bir yolsuzluk ve komplo olduğunu açığa çıkarır.

Filmde ki karakterlerden bahsedecek olursam; Jake Gittes, zeki, kurnaz ve biraz da küstah bir karakterdir. Ancak, geçmişinde yaşadığı travmalar, özellikle de eski bir polis olduğu dönemde Çin Mahallesi'nde yaşadıkları, onun karakterini derinden etkilemiştir. Polanski, Gittes'in kişiliğini, hikaye boyunca açığa çıkan sırlarla ustaca harmanlamıştır diyebiliriz. Evelyn Mulwray karakteri de, film boyunca gizemini korumuştur. İlk başta kırılgan ve savunmasız gibi görünse de, gerçekler ortaya çıktıkça güçlü ve dirençli bir kadın portresi çizer. Evelyn'in babası Noah Cross (John Huston), filmdeki en karanlık karakterdir. Otoriter ve manipülatif bir figür olarak, filmin ana kötü karakteri olarak öne çıkmıştır.

Çin Mahallesi, yayınlandığı dönemde büyük bir etki yaratmış ve birçok ödül kazanmıştır. Film, En İyi Senaryo dalında Oscar ödülü kazanmış ve diğer birçok kategoride aday gösterilmiştir. Film, kara film türünün en iyi örneklerinden biri olarak kabul edilmiş ve birçok modern film yapımcısına ilham kaynağı olmuştur. Filmin başarısı, sadece teknik ve sanatsal mükemmeliyetinden değil, aynı zamanda işlediği temaların evrenselliğinden de kaynaklanır. Yolsuzluk, güç ve ahlaki çöküş gibi temalar, hem 1970'lerin Amerika'sında hem de günümüzde izleyiciler için büyük bir yankı uyandırır. Filmin ana teması, su ve yolsuzluktur. Los Angeles'ın büyüyen nüfusu için hayati öneme sahip su kaynakları, güç ve kontrol mücadelesinin merkezidir. Noah Cross, suyu manipüle ederek arazi değerlerini artırır ve bu süreçte büyük bir servet elde eder. Su, burada sadece bir fiziksel kaynak değil, aynı zamanda politik ve ekonomik bir güç aracıdır.

Diğer filmlerinde olduğu gibi bu filminde de Polanski'nin yönetmenliği ve tarzı, filmin, görsel dilini belirlemiştir. Film, klasik kara film estetiğini modern bir yorumla birleştirmiştir. Kontrastlı aydınlatma, karanlık gölgeler ve çarpıcı kompozisyonlar, filmin atmosferini güçlendirmiş ayrıca, Jerry Goldsmith'in unutulmaz müzikleri, filmin gerilim ve dramını mükemmel bir şekilde yansıtmıştır. Polanski'nin dikkat çekici yönlendirmesi ve Towne'ın karmaşık senaryosu, Çin Mahallesi’ni sadece bir dedektif hikayesi olmaktan çıkararak, derin bir karakter çalışması ve toplumsal eleştiri haline getirmiştir. Film, adalet, ahlak ve güç kavramlarını sorgulayarak seyirciye mesajını iletebilmiştir.

Özetle Çin Mahallesi filmi sinema tarihinin en önemli eserlerinden birisidir. Karakter derinliği, tematik zenginlik ve görsel estetik açısından zengin olan bu film, izleyiciyi hem duygusal olarak hem de entelektüel düzeyde etkileyebilmiştir. Polanski ve ekibinin ustalığı sayesinde de, bu film her izleyişte yeni katmanlar keşfedilecek kadar zengin ve etkileyici bir film olmuştur.