"İşte Özgür Dünya" filmi, 2007 yılında Ken Loach tarafından çekilen, çağımızın önemli sorunlarından biri olan göçmen işçiliğini ele alan bir filmdir. Film, göçmenlerin yaşam koşullarını, emek sömürüsünü ve kapitalist savaşın acımasız sınırlarını gözler önüne seren bir filmdir. Filmin yönetmeni olan Ken Loach, daha çok sosyal ve politik konuların işlenmesine yer veren bir sinemacı olarak biliniyor. (Onun hakkında, önemli yönetmenler yazı serisinde de film tekniği ile ilgili, ileriki zamanlarda ayrıca bir yazı yazmayı da düşünüyorum.)

İşte Özgür Dünya filmi, İngiltere’de iş almak için zorlu koşullar altında mücadele eden göçmenlerin yaşamlarını anlatıyor. Baş karakter Angie, ilk bakışta geleneksel "masum kurban" tiplemesine uymayan, hırslı ve acımasız bir iş kadınıdır. Filmin başında Angie, iş bulma ajansından kovulur. Ancak bu durum onu ​​yıldırmaz; aksine, kendi ajansını kurma kararı alır. Sonrasında bir iş bulma ajansı işletmeye başlayan Angie, kısa sürede göçmen işçiler üzerinden kazanç elde etmeye başlar. Angie, aslında başlangıçta kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir kadın olarak ortaya çıkıyor. Ancak kısa sürede kapitalist sistemin çarklarına kapılır ve daha fazla para kazanma hırsı, onu acımasız bir işveren haline getirir. Bu durum, kapitalist sistemin bireyleri nasıl şekillendirdiğini ve insanları nasıl temel değerlerinden uzaklaştırdığını göstermektedir. Yıllar boyunca masum ve idealist bir hedefle yola çıkan Angie, zamanla insanları sömüren bir işverene dönüşüyor. Bu durum, yönetmen Ken Loach'un kapitalizmin insan doğasını nasıl bozduğunu ve zenginliklerin nasıl ortaya çıktığını vurgulamak için kullandığı bir anlatım tekniğidir. Angie'nin yaptığı seçimler, kapitalist bir dünyada hayatta kalmak için nasıl kendi değerlerinden ayrılabileceğini ve başkalarını nasıl sömürebileceğini gösteriyor. Angie, daha önce işverenler tarafından sömürülmüşken, şimdi o da işçileri sömürmeye başlıyor. Bu süreç, izleyiciye kapitalist sistemin bireylerini nasıl şekillendirdiğini ve onları nasıl acımasız bir aktöre dönüştürdüğünü anlatıyor. Mesela Angie, iki çocukları ile penceresi olmayan kulübe benzeri bir evde, babalarının çalışma izni olmadığı için artık açlık seviyesine gelmiş bir aileye acıyarak evinde misafir ediyor ve yardımda bulunuyor. Ardından gelen başka bi sahnede de aynı durumda olan yüzlerce aileyi bir anda kaçak olarak kaldıkları yerden kovdurmaya çalışıyor. Büyük bir ironi ama daha da ironik kısmı yardım ettiği ailenin de o yerde oturmuş olduklarını fark etmesi.

Hemen hemen her ülkede göçmen işçiler, toplumun en alt tabakasında yer alıyor ve en ağır işlerde, en düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalıyorlar. Filmin sahnelerinden birinde de, Angie'nin işçilerine ödeme yapmadığı bir zamanda, çözümün çaresizliğini ve işçilerin isyanını görüyoruz. Bu, modern kapitalizmin en büyük parçalarından birini, yani emek sömürüsünü ve bu sömürünün insanlığı nerelere getirdiğini farklı boyutlarıyla görüyoruz. Yönetmen, bu sahnelerde kapitalizmin insanları nasıl köleleştirildiğini ve bu sistem sayesinde insanların nasıl ezildiğini gösteriyor. Göçmenlerin yaşadığı bu sömürü, aynı zamanda küreselleşmenin ve serbest piyasanın yarattığı eşitsizlikleri de gözlerin önüne seriyor. Loach, serbest piyasanın nasıl bir "özgür dünya" yarattığını, ancak bu özgürlüğün sadece sermaye sahipleri için geçerli olduğunu, işçiler için sefalet anlamına geldiğini anlatmaya çalışıyor.

Filmin oyuncuları ve çekim tekniğinden bahsetmek gerekirse; filmde Kierston Wareing, Juliet Ellis, Leslaw Zurek, Joe Siffleet ve Paul Laverty gibi oyuncular yer almışlardır. Filmin bütünü, gerçek mekanlarda çekilmiştir. Sahnelere dinamik ve belgesel benzeri bir his vermek için de el kamerası kullanılmıştır. Bu da, izleyicinin hikayeye daha yakın ve içindeymiş gibi hissetmesini sağlamıştır. Bu teknik, çoğu yönetmen tarafından da, karakterlerin günlük hayatındaki hareketliliğini ve belirsizliğini yansıtmak için kullanılan bir yöntemdir. Ayrıca filmde genellikle doğal ışık kullanılmıştır.

Özet olarak, "İşte Özgür Dünya" filmi, Ken Loach'un sinemasındaki toplumsal eleştirinin en güçlü örneklerinden biridir. Film, izleyiciye modern kapitalizmin ve küreselleşmenin toplumsal gidişatı nasıl olumsuz bir şekilde etkilediğini gösterirken, aynı zamanda bu sistemin içinde yer alan ve gelişen kişileri ve olayları da sorguluyor. Angie'nın öyküsü, bireysel çıkarların toplumsal adaletle çatıştığı bir dünyada, değerlerin nasıl çözüldüğünü ve insanlığın nasıl tehlikeye atıldığını etkileyici bir şekilde anlatıyor. Bu nedenle, "İşte Özgür Dünya", sadece bir film değil, aynı zamanda çağımızın önemli bir sosyal eleştirisi olarak da önemli bir filmdir.