“Eğer fotoğrafların yeterince iyi değilse, yeterince yakın değilsindir.”

İyi fotoğraf uğruna adanmış bir yaşam Robert Capa’nın hayatı ve iyi fotoğrafa yeterince yakın olmak isterken de sona ermiş bir yaşam aynı zamanda.

Capa 1913 yılında Budapaşte’de doğmuş. Terzi bir ailenin evladı.Asıl adı Endre Ernö Friedmann’dır ve evet Capa yahudidir. 1930 yılında Budapeşte’den Yahudilere uygulanan baskılar nedeniyle ayrılmak durumunda kalmış ve Fransa’ya yerleşmiştir. Fotoğrafla tanışması Alman bir arkadaşının fotoğraf makinesini ödünç alması ile başlamıştır. Fransa’da Gerda Taro ile tanılmış ve sevgili olmuşlardır. Bir yahudi ismi ile hayatını sürdürmekte zorlandığı için de adını Robert Capa olarak bu dönemde değiştirmiştir.

Capa’nın savaş deneyimi İspanya İç Savaşı ile başlar. Sevgilisi Taro’yu da burada bir kazada kaybeder.  Bana göre Capa bu trajik olaydan çok etkilenir.  Onu hayata bağlayan en büyük bağ ortadan kalktığı için de sanki daha korkusuzca hareket etmeye başlamış. Bu savaş onun adını tarihi kazıyacak “Düşen Asker” diye anılan fotoğrafı çektiği savaş olmuştur. O zamana kadar ilk kez bir insanın, askerin vuruluğu an olanca netliği ve çarpıcılığı ile kaydedilmemişti. Capa savaş foto muhabirliğine de yön verenler listesine de adını ilk sıradan yazdırmış oldu. Burada çektiği fotoğraflar bir çok gazetede yayımlandı. 

Capa’nı kariyerindeki en önemli diğer fotoğraflar da Normandiya çıkarması sırasında çektiği fotoğraflardır. Capa Normandiya çıkartmasının başlangıcını izlemek üzere seçilen dört fotoğrafçıdan birisidir.  Askeri karargahta birkaç gün çıkarma ile ilgili olarak brifing almışlardı. Normandiya Çıkarması sırasında yaşadıkları da ve sonrasında çektiği filmlerin başına gelenler de bir foto muhabiri için çok stresli gergin anlar yaşamasına neden olabilecek türden şeyler. Gerçi Capa filmlerinin başına gelenleri daha sonra da öğrense de o anları yaşayanlar için de aynı seviyede strese demektir.
Çıkartma günü gelip çatmıştı. Richard Whelan’ın Capa’yı anlattığı kitabında çıkartma gemisinde yaşanaları okurken kendimi “Er Ryan’ı Kurtarmak” filmini izliyormuş gibi hissetmiştim. Kabarmış bir deniz, deniz tutmuş ve kusan askerler… 
Yine aynı kitapta Capa’nın o anlara ilişkin anlattıkları da şöyle:  Su çok soğuktu ve kumsal hala yüz metreden fazla uzaktı. Kurşunlar çevremdeki suda delikler açarken ben en yakın çelik engelin ardına sığındım… İyi fotoğraf çekebilmek için hala çok erken ve hava çok griydi ama gri sular ve gri gökyüzünde, Hitler’in çıkartmaya karşı oluşturduğu sürrealist yapılar arasında küçük adamların koşturması çok etkileyiciydi.

Yine Capa’nın meşhur fotoğraflarından biri olan “Çıkarma Günü” fotoğrafında sudan çıkan asker olarak görülen  Edward E. Regan ise o günü şöyle anlatmış  “Karargah gemisindeki General Bradley’e gelen haberler o kadar kötüydü ki, askerlerini Omaha Kumsalı’ndan çekip başka bir yere saldırmayı bile düşünmüştü… Kolunda taşıdığı kalın yağmurluğu atan Capa, elli metre ilerdeki yarı yanmış amfibik tanka koştu. Yirmi dakika orada kalıp da su göğsüne kadar yükselince, küçük çaplı silahlara karşı koruma sağlayan ama düşman topçusu için esaslı bir hedef oluşturan tanktan ayrılıp iki askerin peşine takılarak kıyıya kadar bir daha koştu.”  

Capa,  daha sonra Amerikalı gazeteci Charles Wertenbaker’a o naları “Orası hiç de hoş  değildi ve yapacak başka şeyim olmadığından ben de resim çekmeye başladım.” diye anlatmış. Bir fotoğrafın çekilme anlarına ilişkin  bu denli çok detaylı anlatımlar sanırım bu mesleğin tarihinde de bir ilktir. Capa çıkartma için bulunduğu yaklaşık bir buçuk saatlik bir süre zarfında iki 35 mm filmde 72 kare  fotoğraf çekmiş. 

O fotoğrafların başına gelecek olanlar da en az çekilme koşulları kadar üzerinde çok konuşulması gerekir. Capa filmleri kuryeyle Londra’ya gönderilmesi için bir Amerikan ordusu halkla ilişkiler yetkilisine verir ama yaşanan bir kargaşa sonucu filmler zamanında Life bürosuna ulaşmaz. Banyo edilmemiş ve sansürden geçmemiş filmler Life bürosuna ulaştığında Londra fotoğraf editörü “Bütün dünya bu resimleri bekliyordu” diyerek karanlık oda çalışanlarına acele etmeleri tavsiyesinde bulunmuş. Filmlerin yıkandığında mükemmel olduğunu görmüşler ve hemen ilk baskıları kendilerine istemişler. Panik içinde filmleri yüksek ısıda kurutmaya çalışan karanlık oda çalışanı, filmlerin kimyasının erimesine ve yanmasına neden olmuş. 72 film karesinden sadece onbir kare fotoğraf kullanılabilir durumdaymış. Karanlık oda çalışanının yanlış müdahalesi nedeniyle fotoğrafların dramatik etkisi artmış diğer taraftan. 

Capa’yı dünyaya tanıtan bu Normandiya Çıkarması fotoğraflarının da öyküsü budur. Capa yine iyi fotoğraf adına yakından takip etmek için 1954 yılında  gittiği Vietman’da mayına basarak hayatını kaybetmiştir.