Quentin Tarantino'nun yönettiği 2012 yapımı Django Unchained (Zincirsiz) filmi Tarantino' nun Western tarzında yaptığı bir filmdir. Kölelik konusunu kendi yorumuyla ele alarak işlediği filmde, yine sıra dışı bir intikam hikayesi daha izliyoruz. Film, 19. yüzyılda Amerika'da kölelik sistemine meydan okurcasına işlenen bir özgürlük öyküsünü anlatırken, Tarantino'nun bol diyaloglu, şiddet dolu ve stilize anlatım tarzı da yine en üst düzeyde devam ediyor. Filmin oyuncu kadrosunda Jamie Foxx, Christoph Waltz, Leonardo Di Caprio, Kerry Washington, Samuel L.Jackson, Don Johnson, Walton Goggins, James Remar ve David Steen gibi oyuncular rol almışlardır.

Film, 1858 yılında, Amerikan İç Savaşı’ndan birkaç yıl öncesinde geçiyor. Köle Django, bir ödül avcısı olan Dr. King Schultz tarafından zincirlerinden kurtarılır. Schultz, Django'ya, aradığı suçluları bulmasına yardım etmesi karşılığında özgürlüğünü vaat eder. Sonrasında iki dost olan ikili, Django'nun karısı Broomhilda'yı Calvin Candie adlı sadist bir köle sahibi tarafından işletilen "Candyland" adındaki bir çiftlikten kurtarma çabalarıyla devam eder. Filmdeki karakterler  Django (Jamie Foxx): Özgürlüğüne kavuşmuş eski bir köledir. Kölelikten kurtulan Django, cesur, kararlı ve sevdiği kadın için her şeyi göze alan bir karakterdir. Film boyunca kölelik düzenine karşı koyan bir özgürlük savaşçısına dönüşür. Django’nun kararlı ve cesur kişiliği, filmdeki ana duygusal bağlayıcı unsurdur. Eski bir diş hekimi olan ve şu an ödül avcılığı yapan Schultz, keskin zekası ve entelektüel birikimiyle hikayenin en ilginç karakterlerinden biridir. Django’nun özgürlüğüne kavuşmasını sağlayan kişi olarak, kölelik düzenine karşı duyduğu ahlaki sorumluluk ile öne çıkan bir karakterdir. Christoph Waltz’ın canlandırdığı bu Alman ödül avcısı, Django’ya bir teklif sunuyor: “Bana yardım et, ben de seni özgür bırakayım.” Schultz, bildiğimiz western karakterlerinden çok farklı. Zeki, nazik, insan haklarına önem veren biri ama iş silah kullanmaya gelince tam bir profesyoneldir. Tarantino’nun zekice yazılmış diyalogları sayesinde bu ikilinin arasındaki ilişki dinamiğini izlemek, filmin en keyifli yanlarından biri olmuştur. Waltz, bu performansıyla En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar’ını kazanmıştır. Calvin Candie (Leonardo DiCaprio): Candyland adlı çiftliğin sahibi olan Calvin Candie, zarif görünümlü ama bir o kadar da acımasız ve zalim bir adamdır. DiCaprio, bu karakterle filmin en korkutucu ve unutulmaz anlarına damga vurmuştur. Calvin Candie sadist ve kibirli birisi olarak, kölelik sisteminin insanlık dışı yüzünü temsil etmiştir diyebiliriz. DiCaprio’nun etkileyici oyunculuğu, karakterin içindeki hem zarifliği hem de korkunçluğu başarıyla yansıtmıştır. Candie’nin yaşlı, zeki ve manipülatif baş hizmetkarı olan Stephen ise, hem köle düzenine hem de Candie’ye sadık bir karakterdir. Jackson’ın performansı, karakterin karmaşıklığını ve içsel çelişkilerini mükemmel bir şekilde yansıtmıştır. Django’nun eşi olan Broomhilda karakteride, hikayenin merkezindeki Django'nun kölelikten kurtarmaya çalıştığı eşidir. Alman kökenli bir aile tarafından yetiştirilen, köle Broomhilda, masalsı bir kurtarılma hikayesinin nesnesi olarak tasvir edilmiştir.

Quentin Tarantino, bu filmiyle western türüne yeni ve özgün bir yorum getirmiştir diyebiliriz. Kanlı çatışma sahneleri, detaylı diyaloglar ve absürt mizah unsurlarıyla film, diğer western filmlerine göre daha sıra dışı bir film olmuştur. Tarantino, diğer filmlerinde olduğu gibi hikayeyi ele alırken geleneksel anlatıdan saparak farklı bir anlatı yolunu tercih etmiştir. Bağımsız izleyiciyi sarsarak, şiddetli sahnelerde rahatsız edici görsellerin olması, bu sahnelerin köleliğin korkunç yüzünü göstermeyi hedeflediği açıktır. Dolayısıyla bu kanlı sahneler kahramanların içsel mücadelesinde bir araç olarak işlev görmüştür.

Yine Robert Richardson'ın görüntü yönetmenliğini yaptığı filmde; geniş arazi manzaraları, sıcak renk tonları ve stilize edilmiş aksiyon sahneleri kendini gösteriyor. Filmin müzikleri de, klasik batı müziklerinden hip-hop'a kadar geniş bir yelpazeye sahiptir.

Django, yalnızca zincirlerini kıran bir adam değil; aynı zamanda onurunu ve insanlığını geri kazanan bir semboldür de diyebiliriz. Tarantino'nun filminin özündeki mesaj, özgürlüğün herkesin hakkı olduğudur. Bu mesaj, mantıksal olarak çıkarılıp yol verildiğinde, güçlü ve anlamlı bir mesajdır. Çünkü zincirler sadece geçmişte değil, bazen günümüzde de farklı şekillerde varlığını sürdürebilmektedir. O yüzden evrensel bir konu işlenmiştir diyebiliriz. Filmin en sevdiğim yönü; kölelik gibi neredeyse geçtiğimiz yüzyıla kadar varlığını sürdürmüş bir sistemi, anlatırken ders veren belgesel tarzında bir gözle değil de diyaloglarıyla, mizahıyla, aksiyon sahneleriyle, cesur ve inandırıcı bir gerçeklikle anlatılması olmuştur.

Özetle film Tarantino'nun usta diyalogları sayesinde mizah ve gerilimi aynı anda hissettirirken, aksiyon sahneleri hem stilize edilmiş hem de oldukça etkileyici olmuştur. Onun kurşunu ve patlamaları, adaletsizliğe bir başkaldırı gibidir. Ancak bu film yalnızca eğlence olarak kalmayıp, kölelik düzeninin karanlığını da tüm açıklığıyla ortaya çıkartarak, insanlığın kötü ve acımasız olan tarihine de bir eleştiri getirmiştir. İzlemeyenlerin izlemesini mutlaka tavsiye ederim iyi seyirler...