1974 yılında Ertem Eğilmez'in yönetmenliğini yaptığı Köyden İndim Şehire filmi, Yeşilçam sinemasında komedi türünde, ilk akla gelebilecek on film arasındadır.
Başrollerini; Kemal Sunal, Metin Akpınar, Zeki Alasya, Halit Akçatepe, Tekin Akmansoy' un paylaştığı filmde, Perran Kutman, Mine Mutlu, Meral Zeren, Oya Alasya, Leman Çıdamlı, Mete İnselel, Abdi Algül, Ekrem Ülgey, Günay Güner, Necip Koçak, Rauf Öztürk, Hüseyin Bulut Mustafa Aslan ve Sevtap Erdemli gibi oyuncularda rol almışlardır. Senaryosunu ise Zeki Alasya ve Sadık Şendil birlikte yazmışlardır. Film birkaç karakter değişikliği dışında, yine aynı başrol oyuncularının rol aldığı ve orada da İstanbul'a define bulmak için giden köylülerin, bu kentteki öyküsünün anlatıldığı ‘Salak Milyoner’ filminin devamı niteliğindedir.
Filmin konusu köylerinde çiftçilik yaparak geçimlerini sürdüren dört kardeşin, bir gün tarla sürerken, buldukları altını Ankara'ya getirerek bozdurmaya çalışmalarının hikayesi anlatılmaktadır. Buldukları altını herkesten gizlemeye çalışırlar. Çünkü duyulursa, devletin altınlarına el koyacağını düşünürler. Bu yüzden Ankara'da kuyumculuk yapan hemşerileri Ali Rıza' ya ulaşırlar. Ali Rıza'da altınların çok olduğunu öğrenince ele geçirmeye çalışır. Kardeşler de Ali Rıza'dan altınları korumaya çalışırlar. Filmde farklı bir sonla neticelenir.
Filmdeki üç başrol oyuncusu o dönem Deve Kuşu Kabare oyuncusuydu ve turne için Ankara'da kalmaları gerekiyordu. Film bu yüzden Ankara'da çekilmiştir. Ankara'da Ulus, Gençlik Parkı, İtfaiye Meydanı, Kore Anıtı Bahçesi, Paraşüt Kulesi, Tren Garı, Mithatpaşa Caddesi, Güvenpark, Cinnah Caddesi, Ayrancı gibi yerlerde çekilmiştir.
Bütün dünya da olduğu gibi ülkemizde de sanayileşmenin başlamasıyla köyden kente göç hareketi başlamıştır. Sosyo-ekonomik değişimin toplum ve bireyi büyük ölçüde etkilemesi köyden kentte göçün etkisi büyük olmuştur. Uyum-uyumsuzluk, köylülük, şehirlilik gibi konular edebiyat ve çoğu sanat dalını etkilemiştir. Ertem Eğilmez'de mizahi bir dille bu konuyu işlemiştir. Köyden kente göç, uyum ve uyumsuzluk gibi konulara duyarsız kalmak istemeyen sinemacılar, Türkiye'nin bu gibi sorunlarını anlatırken mizahı başarılı bir şekilde kullanmışlardır. Kente uyum sağlamadaki problemler, filmdeki anlatı dili için zengin malzemeler bütünlüğü oluşturmuştur. Buda filmin bütün yaş grupları tarafından beğenilmesini sağlamıştır.
Film, kent ve köy kültürü arasında sembolleşen değerleri anlatırken bir taraftan da paranın rekabeti nasıl artırdığını bizlere göstermektedir. Kardeşler altınları bulduktan sonra kente geldiklerinde güvensizlik, rekabet ve şüphe devreye girmiştir. Güvensizlik ve şüphe hem parasal anlamda, hem de genel olarak kent yaşamına uyum anlamında birlikte anlatılmıştır. Geleneksel köy yaşamının modern kent hayatıyla çatıştığı bir dönüşüm sürecini gösteren filmde, diğer Türk filmlerinde olduğu gibi, genellikle bu kültürel çatışmayı işleyerek, karakterler arasındaki farklılıkları ve anlayışsızlıkları vurgulamıştır. Göç edenlerin köklü bir geçmişi olan köy yaşamından kopmalarıyla birlikte, kentsel ortama uyum sağlamak için mücadele ettikleri de anlatılır. Karakterler, modern kent yaşamının karmaşıklığına uyum sağlamak için çabalarlar. Kimliklerini sorgulayarak, kökenlerini korumak ve aynı zamanda yeni bir kimlik inşa etmek arasında bir denge ararlar.
Bu ve bunun gibi filmler, göçün sadece bir fiziksel hareket değil aynı zamanda kişisel, toplumsal ve kültürel bir dönüşüm olduğunu gösterir. İnsanların geçmişleriyle bağlarını koparmadan, yeni bir kimlik oluşturma yolunda verdikleri mücadeleler ve bu süreçte yaşadıkları zorluklar anlatılır. Ayrıca, köyden kente göç edenlerin yaşadığı ekonomik sıkıntılar, adaletsizlikler ve sosyal dışlanmalar da vurgulanır. Köyden kente göç, birçok insanın hayatında önemli bir dönüm noktası olabilir ve Türk filmleri de, bu deneyimi ‘Köyden İndim Şehire’ gibi filmlerle, seyirciyle paylaşarak empati kurmamızı sağlamıştır.